Kılıçdaroğlu: Bilimden yola çıkarak üretmek dünyayı değiştirmek demektir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben SİHA'ları yapan, şimdi Sayın Erdoğan'ın damadı olan iş insanıyla da görüştüm. Ama daha evlenmeden önce görüştüm. İkitelli'deki ofisinde görüştüm. Yaptığı başarılı çalışmaları...
Muammer İRTEM- Semih ŞAHİN/ BURSA, (DHA)- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben SİHA'ları yapan, şimdi Sayın Erdoğan'ın damadı olan iş insanıyla da görüştüm. Ama daha evlenmeden önce görüştüm. İkitelli'deki ofisinde görüştüm. Yaptığı başarılı çalışmaları orada gördüm. O zaman babası da hayattaydı. Engeller vardı, engellerin kaldırılması için elimizden gelen her türlü çabayı gösteririz dedim. Çünkü bilim ve bilime değer verip bilimden yola çıkarak üretim, üretmeye bir şeyler yapmak dünyayı değiştirmek demektir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Bursa İl Başkanlığı'nca düzenlenen İş İnsanlarıyla Buluşma Toplantısı'na katıldı. Toplantıya Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra; CHP Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ve Lale Karabıyık, Millet İttifakı'nın temsilcileri, CHP milletvekilleri ve iş insanları katıldı. Toplantının başında açılış konuşması yapan Kılıçdaroğlu, partisinin ekonomi politikalarını anlattı.
'DEMOKRASİ DEDİĞİNİZ YARGI BAĞIMSIZLIĞI DEMEKTİR'
Türkiye'nin yaşadığı pek çok sorunu bildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Siz de biliyorsunuz. İş insanları olarak elini taşın altına koyan insanlarsınız. Ülkeyi büyütmek, istihdam yaratmak, güçlü bir Türkiye inşa etmek, kazanmak, kazandığını harcamak, devletine vergi vermek, adalet duygusunun güçlenmesini sağlamak ve bu beklenti içinde görev yapmak, çalışmak hepimizin ortak beklentisi. Türkiye nasıl aydınlığa çıkar? Her şeyden önce eğer bir yol yöntem öneriyorsanız onun sağlıklı ve tutarlı bir stratejisinin olması lazım. Elinizde bir strateji yoksa bir strateji geliştirmemişseniz sorunu çözemezsiniz. Planlı, programlı, öngörülebilir, sürdürülebilirliği olan bir stratejimizin olması lazım. Dört ayaklı bir stratejiyi hayata geçiremezse Türkiye, asla ve asla başarılı olamaz. Birincisi şu, demokrasi. Yani can ve mal güvenliği. Bir iş insanının dünyanın neresinde olursa olsun ister kendi ülkesinde ister yabancı bir ülkede yatırım yaparken ilk aradığı can ve mal güvenliğidir. Adalettir, demokrasidir. Bunlar var mı, yok mu? Amerika'ya da gittim, İngiltere'ye de gittim, Almanya'ya da gideceğim. Hangi adımları atmalıyız diye bu arayış içinde gittim. Demokrasi dediğiniz düşünce özgürlüğü demektir. Demokrasi dediğiniz yargı bağımsızlığı demektir. Demokrasi dediğiniz güçler ayrılığı demektir. Demokrasi dediğiniz düşünceyi ifade özgürlüğü demektir. Demokrasi dediğiniz insanların düşüncelerinden ötürü suçlanmaması demektir. Demokrasi dediğiniz medya özgürlüğü demektir. Bunlar iş dünyasına güven verir" dedi.
'DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLMADIĞI BİR YERDE ÜNİVERSİTE BİLGİ ÜRETEMEZ'
Bilgiye dayalı ekonomi modelini hayata geçireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bilgiye dayalı ekonomi eğer olmazsa Türkiye katma değeri yüksek ürün üretemez. Bilgiye dayalı ekonomi ne demektir? Üniversitelerinin bilgi ürettiği, sanayicinin de üretilen bilgiyi elle tutulur metaya dönüştürdüğü bir süreçtir bilgi ekonomisi. Sürdürülebilirliği olan bir süreçtir bu. Üniversite bilgi üretecek ki sanayici de o bilgiyi elle tutulur, metaya dönüştürebilsin. O zaman soru şu, üniversiteler bilgiyi nasıl üretecek? Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir yerde asla ve asla hiçbir üniversite bilgi üretemez. Aykırı düşüncelerin ne kadar değerli olduğunu herkesin bilmesi lazım. Özellikle de politikacıların bilmesi lazım. Aykırı düşündü diye insanı hapse atarsanız, farklı düşündü diye insanları cezalandırırsanız, hocayı atarsanız sizin üniversiteden attığınız hoca Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Güney Kore'de iş bulabiliyor ve davet geliyorsa "Gel bizim üniversitede çalış" deniyorsa burada bir sorun var demektir. Üniversiteler eğer vasatlaşıyorsa bir ülkenin orada katma değeri yüksek ürün üretme şansı yoktur. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Bizim üniversitelere bakalım. Hiçbir şeyi anlatmayayım. Allah aşkına şu Boğaziçi Üniversitesi'ne bakın. Dünyanın en saygın üniversitelerinden birisiydi. O üniversite profesörlük kariyeri alamayacak olan birisini üniversiteye rektör olarak atarsanız o üniversitedeki hocaların büyük bir kısmı dünyanın en saygın üniversitelerinden davet alır ve oraya gider. Amerika'ya MIT'ye gittim. Dünyanın bir numaralı üniversitesi, teknoloji açısından. Olağanüstü. İngiltere'de iki üniversiteye gittim aynı şekilde. Harvard'a gittim, aynı şey. Oxford'a gittim. Bizim çok sayıda bilim insanımız var ve pırıl pırıl gençlerimiz var. Hepsi bekliyor. Türkiye demokrasi gelecek, özgürlük gelecek ve ben gelip kendi ülkemde çalışacağım ve kazanacağım diyor. Böyle bir beklenti var orada. Eğer üniversite bilgi öğretmiyorsa sonumuz pek hayırlı değildir" dedi.
'BİRİMİZ AÇSA HEPİMİZ AÇIZ
Herkesin karnının doyduğu bir Türkiye inşa etmek zorunda olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, Güçlü bir sosyal devlet olmalı. O zaman fabrikada üreten işçi de mutlu olacaktır. Onun patronu olan kişi de mutlu olacaktır. Onu tüketen o malları tüketen bizler de mutlu olacağız. Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Güçlü bir sosyal devletin inşasında elbette ki fedakarlık gerekiyorsa fedakarlığa katlanacağız ama güçlü bir sosyal devletin inşasında uluslararası çalışma örgütünün öngördüğü 9 sigortayı Türkiye'de uygulamak zorundayız. Yani aile destekleri sigortasının da olması lazım. Yani hiçbir çocuğu bu topraklarda yatağa aç girmemesi lazım. Yani her evde en azından asgari bir gelir güvencesinin olması lazım. İnsan onurunun korunması lazım. İnsanların yoksulluğunun teşhir edilmemesi lazım. Yoksul insanlara sosyal devlet yardım yaparken yoksul kimliğini açıklamaması lazım. Yani insanı insan olarak kabul etmekle değerlendirmek lazım. Güçlü bir sosyal devlet kendi içinde barışık bir devlet demektir. Kendi içinde barışık bir devlet elbette ki nitelikli insanların yetişmesini isteyecektir. Birimiz açsa hepimiz açız. Bunu hiç kimse unutmasın. Birimiz karanlıktaysak hepimiz karanlıktayız demektir. O nedenle kendi içinde barışık olan bir toplum herkesi kucaklamak zorundadır. Herkesi kucaklayan, kendi içinde barışık olan bir toplum, bölgesinde de dünyada da saygınlığı olan bir toplum demektir. Bunu yapmak ve bunu yaratmak zorundayız" diye konuştu.
'YENİ BİR YOL HARİTASI HAZIRLIYORUZ'
Yurtdışı seyahatlerindeki gözlemlerini aktaracağını belirten Kılıçdaroğlu, "Kasım sonu aralık başında hem Amerika'daki hem İngiltere'deki hem de Almanya'daki gelişmeleri de içeren, dünyadaki gelişmeleri de içeren, "Türkiye ne yapabilir, bu hamlenin parametreleri neler olmalıdır" diye bununla ilgili bir çalışmayı yapıyoruz. Akademik dünyadan da yararlanıyoruz. İş dünyasından da yararlanıyoruz. Türkiye'de gerçekten son derece başarılı bilimsel çalışmalara imza atan insanlarımız var. Onlardan da yararlanıyoruz. Türkiye'ye yeni bir yol haritası hazırlıyoruz. Kaynaklarımızı verimli kullandığımız zaman Türkiye, en büyük gelişmelere rahatlıkla imza atabilir" dedi.
'BİLİMDEN YOLA ÇIKARAK ÜRETMEK DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK DEMEKTİR'
Selçuk Bayraktar ziyaretinden söz eden Kılıçdaroğlu, "Ben SİHA'ları yapan, şimdi Sayın Erdoğan'ın damadı olan iş insanıyla da görüştüm. Ama daha evlenmeden önce görüştüm. İkitelli'deki ofisinde görüştüm. Yaptığı başarılı çalışmaları orada gördüm. O zaman babası da hayattaydı. Engeller vardı engellerin kaldırılması için elimizden gelen her türlü çabayı gösteririz dedim. Çünkü bilim ve bilime değer verip bilimden yola çıkarak üretim, üretmeye bir şeyler yapmak dünyayı değiştirmek demektir. İnsanoğlu tekerleği bir milyon yılda buluyor. Bir milyon yılda tekerleği keşfediyor. Şimdi her saniyede birden fazla buluş var ve Türkiye bunun neresinde" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından İş Dünyası Buluşması basına kapalı olarak devam etti. (DHA)
FOTOĞRAFLI
Kaynak: Demirören Haber Ajansı