Özgür Özel, Kahramanmaraş’ta... “Adaletin Bugünkü İktidarla Sağlanma Olanağını Görmüyorum”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat Depremleri’nin yıl dönümünde, depremde hayatını kaybedenlerin aileleriyle buluştu. Özel burada, “Adaletin gelmesi; buradaki mağdur, içi yanan eşlerin, annelerin, babaların, çocukların yüreğine belki bir damla su serpecek. Onun için de bizim güçlü bir adalet sistemine mutlaka ihtiyacımız var. Ben böyle bir sürecin bugünkü iktidarla yaşanma olanağını görmüyorum. Eğer adaleti içinden çekerseniz, devletin büyük bir çeteden farkı yoktur. Onun için en doğrusunu, en güzelini b

HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: ÜNAL AYDIN

(KAHRAMANMARAŞ) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat Depremleri’nin yıl dönümünde, depremde hayatını kaybedenlerin aileleriyle buluştu. Özel burada, “Adaletin gelmesi; buradaki mağdur, içi yanan eşlerin, annelerin, babaların, çocukların yüreğine belki bir damla su serpecek. Onun için de bizim güçlü bir adalet sistemine mutlaka ihtiyacımız var. Ben böyle bir sürecin bugünkü iktidarla yaşanma olanağını görmüyorum. Eğer adaleti içinden çekerseniz, devletin büyük bir çeteden farkı yoktur. Onun için en doğrusunu, en güzelini bu ülkeye getirmenin yolu gerçekten sistemi kökünden değiştirmekten başka bir şey değildir” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat Depremleri’nin ikinci yıl dönümü dolayısıyla bugün Kahramanmaraş’a geldi. Özel, burada depremde hayatını kaybedenlerin aileleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Özel, yemek programında ailelere hitap etti. Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Büyük bir acının ikinci yılında, ikinci sene-i devriyesinde hep birlikteyiz. Öncelikle açıkça suçlu olan kişilerin, ilk önce hiçbir şey yapılmayacakmış gibi uzun süre delilleri karartmasına, yurtdışına kaçmasına olanak sağlayacak boşluklar verilmiş. Bazı sitelerde, apartmanlarda bilinçli mağdurlar delillerin toplanmasına, sorumluların bunları karartmamasına yönelik olarak tedbirler almışlar. Daha sonra toplumsal tepkilerden birtakım gözaltı kararları, yakalama kararları çıkmış. Kimi müteahhit ya da koca apartmanın altında kolonları kesen, gündüz kolonu keserek kazandığı yerle, cepheyle parasına para katan, geceleyin oradan çekilip insanları ölüme, kara toprağın altına iten bazı caniler, projeleri görmeden imzalayanlar, parayı alıp da bir takım eksiklikleri denetlemeyenler; bunlar bazen gözaltına alınmışlar, tutuklanmışlar. Sonra adeta gizli bir el onları ‘Tutuksuz yargılanabilir’ diye serbest bırakmış. Kaçmışlar, kaybolmuşlar. Bu sefer ‘Yakalansın’ diye yapılan araştırmalarda yurtdışında oldukları ortaya çıkmış bir kısmının. Kırmızı bülten çıkarılsın taleplerine, zengin müteahhitlerin avukatları tarafından ‘Kırmızı bülten çok pahalı, devlete yük olur. Buna gerek yok’ diye itiraz edilmiş. Bir çoğunda da hakimler kırmızı bülten taleplerini dahi reddetmişler. Bunları gördükçe gerçekten insan katlanılamaz, dayanılamaz bu acının üstüne devlet eliyle, adaleti getireceklerin eliyle bu yeni acılar nasıl yaşatılıyor gerçekten insan anlayamıyor, kabullenemiyor.

“Kendisi firarda, şirketi ihale alıyor”

Ben dilim döndüğünce grup toplantılarında, hem biraz önce bahsedilen sitelerin hem burada bahsedilmese de yakınları bulunan ailelerin, sitelerin, apartmanların isimleriyle bu dosyaları her toplantı birer ikişer özetlemeye çalıştım. Kiminde hareketlenmeler oldu. Yeni gözaltı kararları oldu, arama kararları çıkarıldı. Kimi yeni tutuklamalar oldu. Ama bir bütün olarak adaletin halen daha çok yavaş ilerlediğini, birçok kişinin de adaletten kaçtığını, hatta kendisi firarda, şirketi ihale alıyor... Kendisi firarda, şirketi teşvik alıyor. Kendisi firarda, şirketi para kazanmaya devam ediyor. Sitede 80 kişi toprağın altında. Yüzlerce birinci derece yakının yüreği yanıyor. Ama onlar serbestçe dolaşabiliyorlar. Bu gerçekten katlanılması zor bir durum. Dün yine bu sefer bu mağdur ailelerden ‘Siteniz geri yapılacak’ diye ikna edilerek imzaları alınıp 900 hak sahibi varken bunun 400 tanesinin dışarıda bırakıldığı, kuraların çekildiği, yıkılacak siteyi yapan kişiye ve üç yakınına kuradan dairelerin çıktığı gibi artık kara mizah dahi olmayacak, en kötü film senaryosunda dahi olmayacak saçmalıkların yaşandığı günleri, 400 hak sahibinin mağdur edilişini, rakamlarla isimleri gizlenen birilerine kuralarda bu enkaz üzerine, bu acı üzerine inşa edilen siteden birtakım haklar verildiğini endişeyle, üzüntüyle, hatta adeta midemiz bulanarak takip ettik.

“Suçları üzerinden birbirine göbeğinden bağlı olanlar var. Sistem onları koruyor”

Arkamda ‘Unutmadık’ yazıyor. Gerçekten unutulmazsa yeni acıların tekrarına ancak öyle engel olunabilir. Türkiye’deki pek çok işte; madende, imar yolsuzluklarında, kötü kentleşmede, kente karşı işlenen suçlarda, bu deprem gibi büyük yıkımlara sebebiyet veren ama hepsi birbirine halkalar gibi iç içe geçmiş olan yapılarda suçları üzerinden birbirine göbeğinden bağlı olanlar var. Sistem onları koruyor. O yüzden buna karşı çok güçlü bir bağa ihtiyaç var. Ama ben görüyorum ki o bağ Soma’da da Çorlu tren kazasında da Afyon patlamasında da Hendek’te de Ermenek’te de ve en nihayetinde 6 Şubat Depremi’nin mağdurlarının dayanışmalarında da hak arayışlarında da güçlü bir şekilde ortaya çıktı. Suçluların birbirine suçları üzerinden bağlı olanlardan daha güçlü olan bağ, birbirlerine acıları üzerinden bağlı olanların bağıdır. İşte ben bu salonda baktığımda acıları ortak olan, birbirine sahip çıkan ve birbirlerine acıları üzerinden bağlanmış, kenetlenmiş insanların kararlı duruşlarını görüyorum.

“Adaletin gelmesi içi yananların yüreğine bir damla su serpecek”

Bu durum, bugün değilse yarın, olmadı iktidar değişince ama eninde sonunda adaleti getirecek. Burada adaletin gelmesi; buradaki mağdur, içi yanan, yüreği yanan eşlerin, annelerin, babaların, çocukların yüreğine belki bir damla su serpecek. Belki yüreklerinde 40 mum yanıyorsa, bu mumlar zamanla ve adaletle sönecek. Ama yine her an onların kalplerinin altında bir mum yanacak, içlerini yakacak. Bu mücadele başarılı olursa bundan sonra, ‘Bu tip işler cezasız kalmıyor’ diye, talimatla atılan imzalar, yandaşa verilen yüksek katlar, yapılmayan denetimler, kesilip de görülmeyen kolonlar, depremden sonra bile cezasız kalanlar, cezalarını çekerlerse, burunlarından fitil fitil gelirse, o zaman yeni Ebrar Siteleri, yeni kayıplar olmayacak. Elbette depremler olacak ama o depremlerdeki binalar, dirençli binalar olduğu için, denetlenen binalar olduğu için, oraya atılan imzanın sorumlusu hesap verdiği için, o rantı yaratanlar siyaseten korunmadığı için, bir daha böyle şeyler olmayacak. Onun için de bizim güçlü bir adalet sistemine, suçluları kayırmayan; aksine ucu kime dokunursa dokunsun soruşturmaların tamamlanmasını sağlayan bir anlayışa mutlaka ihtiyacımız var.

“Adaletin bugünkü iktidarla sağlanma olanağını görmüyorum”

Ben böyle bir sürecin bugünkü iktidarla yaşanma olanağını görmüyorum. Bu insanları yollara düşüren, Ankaralara getiren, partilerin grup toplantısında ellerinde resimleriyle yakınlarını gösterten, burada bu kürsülere çıkaran, belki hayatı boyunca ilk kez eline mikrofon alıp derdini anlatmasının sebebi adaletin olmaması ve bu sistemin adaleti getireceği noktasında umutların kalmamasıdır. Eğer adaleti içinden çekerseniz, devletin büyük bir çeteden farkı yoktur. Devlet adilse devlettir, adalet yoksa çetedir. Eğer parayı topluyorsan ve onu haklıya değil de boş yere harcıyorsan aldığının adı ‘vergi’ olmaz, ‘haraç’ olur. Eğer devletsen aldığının adı ‘vergi’dir. Bugün verginin adil alınmadığı, harcamanın adil yapılmadığı ne adalet saraylarında ne geçim açısından ekonomik olarak adaletin sağlanmadığı bu ülkede devletten adalet çekildiğinde geriye kalanın ne olduğunu söylemeye insanın dili varmıyor. Onun için en doğrusunu, en güzelini bu ülkeye getirmenin yolu gerçekten sistemi kökünden değiştirmekten başka bir şey değildir.

“Erdoğan bugün Adıyaman’da, ‘Depremzedelere verilen sözleri tuttum’ diyemedi”

Bugün Sayın Erdoğan, Adıyaman’daydı. Dün ona sordum, ‘Ne söz verdin, ne yaptın’ diye. ‘Depremzedelere verilen sözleri tuttum’ diyordu İstanbul’da, Aydın’da, Manisa’da, İzmir’de, Samsun’da. Bugün Adıyaman’da diyemedi. Dedi ki, ‘201 bin konut teslim ettik.’ Doğru söylüyor, 201 bin konut. Bunu dün de söyledim, geçen hafta da söyledim. Bir yılda sadece 18 bin konut yaptı, oran yüzde 2,7. İkinci yıl bugün bitti, sadece yüzde 30. 100 depremzedenin 70’i yine ya bir köşede, çadırda ya konteynerde ağırlıklı olarak ya da gurbette başkasının evlerinde. Kahramanmaraş’ta da 28 Şubat günü, depremden 22 gün sonra geldiği Kahramanmaraş’ta 112 bin 414 konut sözü veren ve ‘Bir yıl içinde yapacağız’ diyen Erdoğan, maalesef şu ana kadar 34 bin 600 konutun teslim edildiğini kendisi de söylüyor. Oran yine yüzde 30’dur. Depremzedeye oy için verilen sözler gerçeğe dönüşmemiştir, büyük bir hayal kırıklığına dönüşmüştür.

“ABB Kahramanmaraş’ta taşın altına elini değil, gövdesini koydu”

Tüm belediyelerimiz ama bilhassa Kahramanmaraş’ta Ankara Büyükşehir Belediyemiz eline değil taşın altına, gövdesini koydu. Yine buraya İzmir Büyükşehir‘den, İstanbul Büyükşehir‘den, Mersin Büyükşehir‘den çok sayıda ilçe belediyelerimizden önemli katkılar sağlandı. Sayın Erdoğan’ın haksız bir biçimde, ‘CHP’lileri geldiler. Enkazın önünde fotoğraf çektirip gittiler. Hiçbir şey yapmadılar’ diyor. Ama CHP’lilerin, CHP’li belediyelerin ne yaptıkları resmi rakamlarına ortada. 9 bin 600 araç, 28 bin 500 personelle deprem bölgesindeydik. 7 bin 200 TIR, dört uçak, altı gemiyle gıdadan sağlık malzemesine, çadırdan sobaya kadar her türlü yardım malzemesini deprem bölgesine ulaştırdık. 155 mobil mutfak, 163 ikram aracı, 18 mobil fırın kurduk. 3 milyon battaniye dagıttık, 266 bin ısıtıcı ve soba, 50 bin çadır, bin 810 konteyner dağıttık. Bunu görmeyenler, aslında gerçeği gizleyenler.

“İBB, Kahramanmaraş’ın bütün altyapısını yenileyerek yeniden doğal gaza kavuşturdu”

Buradan da Tayyip Bey’e söylüyorum: Bunları yaptığımızı, Nurhak da biliyor Elbistan da biliyor tüm Kahramanmaraş da biliyor. Ama buradan bir kez daha söyleyeyim: Biz sizden farklı olarak AK Partili Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne, İYİ Parti’den seçilen, şimdi bağımsız olan Çağlayancerit’e, Ekinözü, Elbistan, Göksun, Nurhak, Pazarcık gibi Yeniden Refahlı (YRP) Dulkadiroğlu‘na ve yine YRP’li Türkoğlu Belediyesi’ne eşit olarak 19 aracı Türkiye Belediyeler Birliği’nden (TBB) Ekrem Başkan vasıtasıyla dağıttık. TBB’den tüm belediyelerimize eşit ve ayrımsız hizmet sunuyoruz. Ankara ve Adana Belediyelerimiz, Elbistan‘a çöp kamyonları, Kahramanmaraş’ın temiz su ve kanalizasyon altyapısını ABB onardı. Ayrıca 2 milyon da sebze fidesi hediye etti. İzmir Büyükşehir 232 haneli konteyner kent kurdu Kahramanmaraş’a, dokuz ilçe belediyemize ayrı ayrı otobüs hediye etti. Merkezefendi Belediyemiz, Nurhak‘a konteyner kent kurdu. İBB’nin İGDAŞ’ı Kahramanmaraş’ın bütün altyapısını yenileyerek yeniden doğal gaza kavuşturdu. Elbistan‘ın yıkılan belediyesini İBB, Nurhak’ınkini ABB, Ekinözü‘nünkini de Keçiören Belediyemiz yapıyor.

“Biz buraları hiçbir zaman yalnız bırakmadık”

Birileri bu kadar iş yapılmışken TRT’nin sadece kendini yayınlamasına, A Haber’in gerçek dışı her sözü gerçekmiş gibi anlatmasına, merkez medyanın suskunluğuna, sinmişliğine; yandaş medyanın edepsizliğine güvenerek CHP’nin yaptığı bunca şeyi yok sayıp, ‘Kemal Kılıçdaroğlu enkazın önünde fotoğraf çektirdi, gitti. Bir daha buraya uğramadı’ diyor. Kemal Bey de geldi. Biz üç ay boyunca 130 milletvekiliyle ilk 45 gün hiç ayrılmadan ikinci 45 gün beşer günlük nöbetlerle buraları hiçbir zaman yalnız bırakmadık.

“Depremde hayatını kaybetmiş olanların yakınlarının adalet umudu da depremde evsiz kalmış kiracıların konut umudu da CHP’dir”

Size buradan söz olsun, taahhüt olsun: CHP’nin iktidarında kim geride bırakıldıysa o yanımıza, önümüze alınacak, başımızın üzerinde tutulacak. Yoksulların, kimsesizlerin, işsizlerin, 14 bin 500 TL’ye mahkûm edilen canım emeklilerin, 22 bin TL’ye emeği sömürülen asgari ücretlerin de umudu bugün depremde hayatını kaybetmiş olanların yakınlarının adalet umudu da depremde evsiz kalmış kiracıların konut umudu da CHP’dir, Türkiye İttifakı’dır. 100 yıl önce olduğu gibi yarın kurulacak olan, bu mağdur ve mazlum milletin yüzünü güldürecek, onu ayağa kaldıracak, adalet sarayına da adaleti getirecek, gelir adaletsizliğini de ortadan kaldıracak, yüzleri güldürecek, gençlerin yüzünü batıya değil bu güzel vatana geri döndürecek. Bizim gibi ve sizin gibi güçlünün karşısında bir santim eğilmeyen, bir adım geri gitmeyen, bir kelime eksik konuşmayan, korkmayan, sinmeyen, hakkını arayan, adalet için yollara düşen, adalet için acısını unutup buralara gelip sesini duyuranlar kazanacaktır. Biz kazanacağız. Bakan evlatlarının dönemi bitecek, vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracaktır. Hepinize söz veriyorum.

“Bu sabrın sonunun selamet ve adalet olduğunun sözünü veriyorum”

Buradan söz veriyorum: Kendim için bir makam, bir mevki talebim yok, olmayacak. Ama yapılacak ilk genel seçimlerde siz hak ettiğiniz için, çoktandır çok fazlasını hak ettiğiniz için, haktan yana, adaletten yana, köylüden yana, esnaftan yana, emekliden ve emekçiden yana, yoksuldan, mağdurdan ve mazlumdan yana bir iktidar kurulacak. O iktidarın da sahibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi CHP olacak. Bugün umutsuzlukların, kaderin ve kederin üzerine bir umut ışığıyla hep birlikte yürüdüğümüz bir gündür. Hepinizin acısını bir kez daha paylaşıyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, sizlere sabır diliyorum ve bu sabrın sonunun selamet ve adalet olduğunun sözünü veriyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.”

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri