Özgür Özel, Devlet Bahçeli İle Görüşmesi Hakkında Konuştu: "Seçim Sonuçlarını Samimiyetle Değerlendirdik"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesine ilişkin; "Sayın Bahçeli'yle seçim sonuçlarını samimiyetle değerlendirdiğimiz, kendisinin değerlendirmelerini, memnuniyetle dinlediğimiz, tebriklerini kabul ettiğimiz ve bundan sonraki sürece dahil olarak da son derece yapıcı bir şekilde bu değerlendirmeleri gerçekleştirdiğimizi paylaşabilirim... Ayrıca kendisinin de daha önce seçimlerden önce paylaştığı gibi 10 bin liralık emekli maaşıyla geçinmenin imkansızlığı noktasında görüşl

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesine ilişkin; "Sayın Bahçeli'yle seçim sonuçlarını samimiyetle değerlendirdiğimiz, kendisinin değerlendirmelerini, memnuniyetle dinlediğimiz, tebriklerini kabul ettiğimiz ve bundan sonraki sürece dahil olarak da son derece yapıcı bir şekilde bu değerlendirmeleri gerçekleştirdiğimizi paylaşabilirim... Ayrıca kendisinin de daha önce seçimlerden önce paylaştığı gibi 10 bin liralık emekli maaşıyla geçinmenin imkansızlığı noktasında görüşlerimizi ifade ettik" dedi.

Özel, önümüzdeki dönemde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik adaylık tartışmalarını değerlendirirken, "'CHP’nin Genel Başkanı olarak kendi adaylığımı dayatmak, CHP’nin tarihi bir fırsatı kaçırmasını sağlamak, birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun” diye konuştu.

Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, Ankara'da katledilen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile yaptığı görüşmeye değindi. Ayşe Ateş'in CHP'nin desteğinden dolayı memnuniyetini dile getirdiğini ifade eden Özel, cinayet ile ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi. Özel, "İddianamelerle yeni gerçekler, yeni şahitler, yeni zanlılar ortaya çıkar ve iddianame gerçeğe, hakikate ve adalete atılmış adımdır. O adımı hepimiz adına savcılar yapar. İddianamede yeni hiçbir şey görmedik. Ama iddianamede olması gereken birçok şeyi de görmedik. Bu iddianamenin iade edilmesi, asla kabul edilmemesi, böyle bir iddianameyle yargılamaya başlanmaması gerekmektedir. Bu meseleyi takip edeceğiz. Ayşe Ateş'in adalet yürüyüşü hepimizin adalet yürüyüşüdür" dedi.

Özel'in açıklamaları şöyle:

"SAYIN BAKAN YAPTIĞINIZI TARİF ETSEK, ÖĞRENCİLERİMİZE SORSAK HEPSİ "KÜSTAHLIK" SEÇENEĞİNİ İŞARETLER"

Milli eğitim müfredatının bir siyasi partinin sloganı alıntılanarak, onun altında hazırlanmasını geçen hafta da kınamıştım, ifade etmiştim. Türkiye yüz yılı maarif planı diye bir çalışmanın asla kabul edilemez olduğunu söylemiştim. Yeterince mücadele edilmediğini söyledik. 10 yılda hazırladık diyorlar, yedi gün süre veriyorlar. Bu süreyi uzatın dedik. Yetmez. Milli Eğitim Komisyonu'nu çalıştırın. Bütün partiler kendilerinin temasta olduğu sendikaları, dernekleri mutlaka çağırsınlar. Eğitimciler, akademisyenler, her görüşten eğitim alanındaki sendika, veli dernekleri, öğrencilerin annelerinin babalarının görev yaptığı okul aile birlikleri olmadan, öğrencilerin katkıları katılımları alınmadan bu iş olmaz dedik. Dinlemediler. Müfredat yapmak, anayasa yapmak gibidir dedik. Anayasa yapmaktan önemlidir dedik. Katılımcı olmalısınız. Çünkü eğer katılımcı bir müfredat yapmazsanız kötü bir anayasadan kötü sonuçlar doğurur. Bu müfredatta yetişen çocuklar ileride anayasa yapacaklar. İleride anayasaya uyacaklar ya da doğru yetişmezlerse anayasayı tanımayacaklar. O yüzden müfredat önemli dedik ama bugüne kadar sesimizi duyuralım. Yedi gün yetmez dedik çıkmış Milli Eğitim Bakanı "yüzde 50 artış yaptım 10 günde görüşlerini bilsinler" diyor. Evlatlarımızın, hepimizin evlatlarının, AK Parti'nin, MHP'nin oy verenlerinin de evlatlarının üzüldüğü, rahatsız olduğu bu yalan yanlış eğitim sistemine yedi günde görüş bildir hadi yüzde 50 zam yaptım deyip gülüyor. Sayın Bakan, yaptığınızı tarif etsek ve öğrencilerimize desek ki "bunu yapan bakanın davranışı aşağıdaki ışıklardan hangine uygundur." Hepsi birden aynı seçeneği işaretler; küstahlık.

"ATANAMAYAN DEĞİL, ATANMAYAN HER BİR ÖĞRETMENİMİZİN ARKASINDAYIZ"

Sayın Erdoğan 22 yıl önce rahmetli Ecevit'i madem atamayacaktın niye mezun ettin? 86 bin öğretmeni derdi. Bugünlere geldik. Atanmayan öğretmen sayısı 1 milyonu aştı. O gün Ecevit'e en ağır sözleri söyleyenler bugün atamadıkları öğretmenlere, atanamayan öğretmenler diyor. Sanki öğretmenin kusuru varmış ya da sanki kendi dahili yokmuş gibi. O öğretmenlere geçen seçimden önce tüm kamuya alımlarla birlikte müfredatsız KPSS'yle alım sözü verdiler. Bunu seçim bildirgesine yazdılar. Bunu Ankara Arena Stadı'nda okudular ve ardından bu vaatle oy topladılar. Şimdi mülakatı kaldırmayız gidiyor. Ecevit KPSS'yi getirerek kim sınavı başarıyorsa o atansın kayırmacılık, partizanlık, haksızlık, kul hakkı kalksın demişti. Ve o kuralı getirmişti. Bu arkadaşlar müfredat getirerek ayrımcılığı, partizancılığı, partizanlığı kul hakkı yemeyi kurumsallaştırdılar. İtirazlardan sonra söz verdiler, oy topladılar ama şimdi mülakatı kaldırmıyorlar. 80 bin 68 bin atama beklenirken, 20 bin mülakatlı atama söylediler. Bütün gençlerin umutlarını kırdılar, ailelerini yasa boğdular. Biz atanamayan değil, atanmayan her bir öğretmenimizin arkasındayız, yanlarındayız, mücadeleleri mücadelemizdir.

"İSRAİL'LE TİCARETİ DURDURARAK KENDİLERİNİ ELEŞTİRENLERİ HAKLI ÇIKARDILAR"

Seçim öncesi miting meydanlarında İsrail ile ticaret utancı son bulsun diye pankart açanları yaka paça gözaltına alanlar, bizim İsrail ile ticareti durdur çağrılarımıza 30 ramazan iftar sofralarından, miting meydanlarından çağrılarımıza kulak tıkıyanlar önce 54 ürün grubunun ticaretine sınırlama getirdiler. Nihayet şimdi eski iddialarını çiğnediler ve İsrail'le ticareti durdurarak bizi ve kendilerini eleştirenleri haklı çıkardılar. Biz 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin dünya ülkeleri tarafından tanınmasına kadar mazlum Filistin halkının yanında durmaya devam edeceğiz. Gazze'de katliam başladığı günden itibaren İsrail ile yürütülen tüm ticari faaliyetlerin şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını isteyeceğiz. Ayrıca dün Hamas'ın kabul ettiği ateşkes çağrısına İsrail'in refah sınır kapısına saldırarak yanıt vermesini kabul edilemez buluyoruz. Çoğu kadın ve çocuk olan 35 bin kişinin katline daha fazla seyirci kalamayız. İsrail'in en kısa sürede ateşkesi kabul etmesi için uluslararası alandaki her imkanın her baskının her yaptırımın derhal devreye sokulmasını bir kez daha CHP olarak ifade ediyoruz, çağrıda bulunuyoruz.

"SEÇİM SONUÇLARINI SAMİMİYETLE DEĞERLENDİRDİK"

Bugün sayın Devlet Bahçeli'yle gayet olumlu verimli geçen bir görüşme gerçekleştirdik. Hem ev sahipliği için hem de görüşmedeki fikir alışverişleri, geçmiş tecrübeleri, geçmişte Türkiye siyasetinde şahit olduğu bazı gelişmelerden yaptığı kıymetli aktarımlar için istifade ettiğimiz görüşler için kendisine teşekkür ediyorum. Yapılan görüşmelerden sonra eğer ortak bir açıklama yoksa görüşme taraflardan kendi ifadelerini paylaşabilecekleri ancak verilen cevapları paylaşmayacakları bir anlayışla sürmelidir. Erdoğan görüşmesinde "efendim gizli kapaklı ne konuştunuz." Görüşmede Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığı'nın en büyük görevlerinde bulunmuş bir büyükelçinin devlet geleneklerine uygun tutulmuş notları partinin arşivine girmiştir. Önümüzdeki dönem benden sonra görev yapacak genel başkanlarımıza aktarılmak üzere genel başkanlığın ilgili güvenceli birimine muhafaza edilmiştir. Ve kayıt dışı siyasete itiraz eden anlayışımızla bütün bilgiler, merkez yönetim kurulumuzla ve grubumuzla, parti meclisimizle paylaşılmış, paylaşılmaya ilgili organlar toplandıkça devam edilmektedir. Ancak biz neler söylediğimizi söyledikten sonra "ne cevap aldınız" o konuda onu söylemek bizim işimiz değildir. Ancak onu beklemek, onu izlemek ve o konuda iyimserlikle beklenti içinde olmak bizim pozisyonumuzdur.

Bugün Sayın Bahçeli'yle yaptığımız görüşmeden sonra Sayın Bahçeli büyük bir nezaketle bana "açıklama yapabilirsiniz" dediği halde ben kendisinin orada grubunun kapısının önünde ayakta bekleterek bir açıklama yapmayı doğru bulmadım. Ve toplantıda görüşmede görüşülen her hususu bu kürsüden paylaşacak değilim. Ancak Sayın Bahçeli'yle seçim sonuçlarını samimiyetle değerlendirdiğimiz, kendisinin değerlendirmelerini, memnuniyetle dinlediğimiz, tebriklerini kabul ettiğimiz ve bundan sonraki sürece dahil olarak da son derece yapıcı bir şekilde bu değerlendirmeleri gerçekleştirdiğimizi paylaşabilirim. Dış politikada Filistin, Kıbrıs konusu başta olmak üzere Türkiye'nin tüm dış politikasını hangi gözle gördüğümüzü kendisiyle paylaşmaya, CHP'nin burada bir ana muhalefet partisi olduğunu, milletimiz yapılacak ilk seçimlerde başka bir görev verene kadar ana muhalefet partisi olduğumuzu ancak yurt dışında Türkiye'nin partisi olduğumuzun altını bir kez daha çizdim. Ayrıca kendisinin de daha önce seçimlerden önce paylaştığı gibi 10 bin liralık emekli maaşıyla geçinmenin imkansızlığı noktasında görüşlerimizi ifade ettik. Asgari ücretin eridiğini, temmuz ayında zam yapılmamasının yaratacağı sıkıntıyı, temmuz zammının sadece küçük işletmelere, KOBİ'lerin sırtına bırakılmayıp bu konuda devletin yapması gerekenler konusunda her ikimizin de birer milletvekili genel başkanı olarak üzerimize düşenleri hatırladık, konuştuk. Atanmayan öğretmenlerden, staj mağdurlarına, çıraklık mağdurlarına, kademeli emeklilik beklentisinden uzman çavuşların emekli astsubayların sorunlarına kadar pek çok konuda görüş alışverişinde bulunduk. 28 Şubat davasının mağdur tutuklarında Anayasa marjındaki görülen davalara yönelik Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasında duyduğumuz endişeye kadar kendileriyle görüşlerimizi ifade ettik. Kendilerinin pek çok husustaki olumlu katkılarını ve elbette farklı düşündüğü noktaları dikkatle takip ettik ve not aldık. Müfredat konusundaki duyduğumuz rahatsızlığı ve daha pek çok başlıkta kendisiyle görüş alışverişinde bulunduk. Kendisinin değerlendirmelerinin ve kendisinin bu konudaki ifadelerinin neler olduğu konusunda daha fazla bir detay benim tarafımdan verilmemesini tüm kamuoyunun anlayışına bırakıyorum. Bu konuda kendilerinden, sözcülerinden yapılabilecek tüm açıklamaların bizim tarafımızdan da saygıyla karşılanacağını ifade etmek istiyorum.

"HATAY'DA YAPILAN TÜM HAKSZILIKLARIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"

Bugün CHP'nin üçü genel başkan yardımcısı olan milletvekilleri Hatay'da bir çalışma yapmak üzere gittiler. Ayrıca deprem komisyonunda görev almış ve bu konuda eğitimli partimize yeni katılmış milletvekilimizle de güçlenen hem dirençli kentler konusunda hem vatandaşın hukukunu korumak noktasında CHP Hatay'a bir teknik heyet görevlendirmesi de ayrıca yapmıştır. Bu eğitim en çok rezerv alan sorunu olan ve haklının hakkını alıp rezerv alan bahanesiyle oraları zenginlere, rantçılara rezerve edip o kentin gerçek sahiplerini o mahalin gerçek hak sahiplerini uzaklara yollamaya çalışan bir takım uygulamalara yapılan itirazları duyuyoruz. Az hasarlı belirtilen yerlere son anda yıkım kararları verildiğini takip ediyoruz, izliyoruz. Elbette zeminin inşaata mümkün olmadığı yerde yerinde dönüşümle daha ileride bir tarihte oluşacak bir depremle yeniden faciayı çağırmayacağız. Ancak zemin etütleri sağlam olan yerlerde, rezerv alanları ilan edilip birtakım hak sahiplerinin hakkına el atmaya asla izin vermeyeceğiz. Hatay'da yapılan tüm haksızlıkların, tüm hukuksuzlukların, seçim boyutuyla da hak sahiplerinin hak arayışları boyutuyla da takipçisi olacağımızı, hukuki desteğin, teknik desteği sonuna kadar sağlayacağımızı herkes bilsin.

Bugünden CHP'nin Sayın Erdoğan'ın da daha sonra benim değil ama partisinin yetkilileri tarafından basın mensuplarıyla paylaşılan ve kamuoyunun da hakim olduğu ifadesiyle CHP'nin yukarıya doğru ivmelenmesinde hakkımızı teslim etmeyen kimse yok. Nisan ayı anketleri geldi. "31 Mart seçimleri bir yerel seçimdir genele yansımaz" diyenler yanıldılar. Şu ana kadar CHP'nin bu pazar milletvekili seçimleri olsa oyunuzu kime verirsiniz sorusunda birinci parti olmadığı hiçbir anket yok.

"ADAYLIĞIMI DAYATMAK GİBİ BİR HATA YAPMAYACAĞIMDAN HERKES EMİN OLSUN"

Hazır birinci partiyken, işler yolunda gidiyorken, seçim yeni geride kalmışken, gelecek seçime daha zaman varken aday tartışması dostumuz tarafından iyi niyetle yapılsa da hiçbirimize faydası olmayan bir tartışmadır. Buradan gelecek seçim için şimdiden aday tartışmaları başlatmanın CHP'nin ivmesini düşürmek, gücünü azaltmak, deyim yerindeyse ona çelme takmaktan başka bir gayreti yoktur. Dün MYK toplantısında açıkça ifade ettim; hiçbir arkadaşımın ne kadar iyi niyetle de olsa ne kadar soru da gelse bu tartışmalara dahil olmasını doğru bulmam bundan sonra da istemem. Bizim her birimiz gönlümüzdeki adayı gönlümüzde tutarak, gönüllerimizdeki ortak bir duyguyu ön plana çıkarmak lazımdır. Kimin gönlünden kimin geçtiğinin hiçbir önemi yoktur. Günü gelince CHP'nin bir adayı olacak. O aday, CHP'nin seçilmişleriyle, üyeleriyle, halkın sesini dinleyerek, bu seçim başarısı nasıl geldiyse öyle belirlenecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. CHP'nin Genel Başkanı olarak kendi adaylığımı dayatmak, CHP'nin tarihi bir fırsatı kaçırmasını sağlamak, CHP'nin birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun."

(BİTTİ)

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri