Haber: OKTAY YILDIRIM- ESRA NUR PERVAN - Kamera: UMUT EMRE GÖBBULUT
(TRABZON) - CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ön seçim çalışmaları kapsamında Trabzon’da vatandaşlarla buluştu. İmamoğlu “Türkiye bugün zor durumda. Milletin iyiliğini, birliğinin düşünüldüğünü göremiyoruz, düşünmüyorlar. Yoksulun üstüne basa basa zenginleşme derdindeler. Bir avuç insanla ilgileniyorlar. Ülkenin doğal kaynaklarını çarçur etme peşindeler. Emeklinin ikramiyesinden ne kadar kısarım da cebimi doldururum bakış açısı içindeler” dedi.
CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Ankara’nın ardından memleketi Trabzon’da partililerle bir araya geldi. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya eşliğinde hemşehrileriyle buluşan İmamoğlu, Faroz Balıkçı Barınağı’nda düzenlenen iftarda orucunu balıkçılarla birlikte açtı. İmamoğlu, iftarın ardından 99 yaşındaki anneannesi Emine İnan’ı, Akçaabat Yıldızlı Mahallesi’ndeki evinde ziyaret etti.
“Ben sadece Trabzon'un değil Ordu'nun, Giresun'un, Sinop'un, Rize'nin, Samsun'un evladıyım”
Anneannesinin elini öpüp, hayır duasını alan İmamoğlu, Ortahisar Belediyesi önündeki meydanda Rize, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Ordu, Samsun ve Artvin illerinden gelen CHP’lilerle ve vatandaşlarla buluştu. Coşkulu buluşmada, sırasıyla; CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, Artvin Belediye Başkanı Bilgehan Erdem, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Yoğun ilgi altında yaptığı konuşmasında çarpıcı mesajlar vermeye devam eden İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Sevgili dostlarım benim güzel hemşehrilerim Karadeniz'in Trabzon'un güzel insanları hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sizler Karadeniz'in hırçın dalgaları kadar cesur, çalışkan ve güçlü emektar ve mücadeleci vatandaşlarımızsınız. Sizlerle aramıza hiç kimse giremez. Hiçbir siyasi giremez. Sizleri öyle kucaklıyorum ki buradan benim bu doğduğum mahalleden bütün Karadeniz'e selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Bu sıcak selamımı Karadeniz'in her evine götürün. Hepinizi kucaklıyorum. Bugün burada Samsun'dan Artvin'e Rize'den Ordu'ya Giresun'dan Trabzon'a Gümüşhane'den Bayburt'a bütün dostlarımla bir aradayım. Sizlerin arasında olmak elbette beni çok mutlu ediyor. Ben sadece Trabzon'un değil Ordu'nun, Giresun'un, Sinop'un, Rize'nin, Samsun'un evladıyım. Ben Karadeniz'in evladıyım. Bu topraklar, bu canım topraklar, bu cennet vatanın her yerini seviyorum. Bu memleketin bütün topraklarını, bütün insanlarını candan seviyorum. 86 milyon insanımızı tam da şu benim çocukluğumun doğduğum mahalleden söylüyorum. Yaradan şahit hiçbirini birbirinden ayırmadan seviyorum. Ama elbette Karadeniz'in yeri ayrı. Özellikle bu bölgeyi zihnime koyduğumda aklıma ilk olarak ilk adım geliyor. O ilk adım ki Türkiye'nin kurtuluş mücadelesinin başlangıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün Karadeniz'e, Samsun'a attığı ilk adımdan bahsediyorum. İşte biz bugün başlattığımız demokrasi mücadelesini bütün Karadeniz'e Karadeniz'den bütün Türkiye'ye yaymak için buradayız. Güzel Karadeniz, yiğit Karadenizliler tekrar hepinizi kucaklıyorum.
“Allah kötülere fırsat vermesin”
Ramazan ayında her eve bolluk ve bereket isteriz. Tüm rahmeti ve bereketiyle üstümüze nur yağdıran ramazan kutlu olsun hayırlara vesile olsun. Bu ramazan ayında Allah kötülere fırsat vermesin. İyi insanları vicdanları, insanları yaradan korusun ve yüceltsin. Ben şanslı bir insanım ben Trabzon'da doğdum burada büyüdüm, burada okudum çok şanslıyım. Bu şehirde tamda şu bulunduğunuz bina var ya Ortahisar Mahallesi, şimdi ilçenin adı oldu. Yoldan aşağısı Pazarkapı Mahallesi Ortahisar Mahallesi'nde iş yerimiz bu binanın tam köşe başıydı. Hemen bu binanın arkasında dedemin ticarethanesi vardı kereste ticarethanesi. Babam inşaat malzemesi toptancısıydı. Buranın sokaklarını, sokaklarının taşlarını bilirim. Ramazan ayını çok severim. Trabzon'un bir camide teravih namazı kılar sahura kadar sokaklarına arşınlar bir başka caminde sabah namazına uğrar, çocukluk hali işte açıkçası geceyi dışarıda geçirirdik. Ertesi gün de işimiz varsa işimize okulumuz varsa okulumuza giderdik. Bu şehirde spor yaptım, bu şehirde hemen şu binanın arkasında Kanuni Sultan Süleyman İlkokulu var orada okudum. Orada beni yetiştiren ilkokul öğretmenlerim, Naci Karadeniz'in ellerinden öpüyorum. Rahmetli Songül Aytekin'in o da hem Gümüşhane hem Bayburtlu bir aileydi, yuvaydı. Rahmetliyi minnetle anıyorum. Beni bu sokaklar yetiştirdi. Esnaf çocuğuydum, çalışırdım. İşçi nedir, amele nedir? Bilirim çünkü onlarla çalıştım. Üretmek nedir bilirim çünkü annemle köyde büyüdüm. Üretmeyi bilirim, tasarrufu bilirim, yaşamayı bilirim. İşte bana bu şehir bunları öğretti. Her esnafından öğrendiğim çok şey var. Ramazan ayında niye seviyorum? Geceyi bitirmeyi sevmediğim için. Vallahi isterseniz sizinle burada sahura kadar kalırım onu söyleyeyim.
“Beni o koltuğa oturtan Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyete yüklediği misyondur”
Tabii ben de her Trabzonlu gibi iyi bir Trabzonsporluyum. Trabzonsporlu olmak benim çocukluk hayalimde,Trabzonspor'un tribünlerde olmak değildi. Trabzonsporlu olmak, ben açıkçası Şenol Güneş'in yerine göz dikmiştin. Onun yerine kaleci olacaktım Allah nasip etmedi ama başka bir şeyi nasip etti sevgili dostlarım. 31 yaşında Trabzonspor'a yöneticilik yaptım benden büyük futbolcu vardı. Daha sonra Allah nasip etti Trabzonspor basketbol takımının kurucularından oldum, başkan yardımcılığını yaptım. Ve yine buradaki bütün spor ve kültür yaşamıyla ilgili bir gençlik hayatım oldu. Bu arada Fatih Tekke'ye yöneticiyken sporcumuz ve kaptanımız olan Fatih Tekke'ye de Trabzonspor'un başında başarılar diliyorum. Şimdi ben çok şanslı bir insanım. Böyle eşsiz bir yerde böyle güzel bir coğrafyada insanı ayrı güzel, tabiatı ayrı güzel, tarihi ayrı güzel bu şehrin değerleriyle yetiştim. Bu iyi insanların ticaretimiz bizi Artvin'den Samsun'a kadar sporculuğumuz bizi Samsun'dan Gümüşhane'ye kadar her şehri dolaştırdı. Karadeniz'de bu vicdanlara insanlarla doğup büyümüş olmak benim için çok onur verici oldu. Şükürler olsun, bu yörenin insanı oldum. Burada doğdum büyüdüm ve İstanbul'da, dünyanın en güzel yerinde, dünyanın en büyük, en ulu şehrinde belediye başkanlığı yapıyorum. Bunun işte bu bahsettiğim yolculuğun kahramanı kim biliyor musunuz? Kahramanlık duygusu nedir biliyor musunuz? Ekrem İmamoğlu'nu, Akçaabat'ın Cevizli köyünden, Pazarkapı Mahallesi'ne, Trabzon'dan Kıbrıs'a, Kıbrıs'tan İstanbul'a götürerek, İstanbul'da dünyanın en güzel şehrinde belediye başkanı yapan duygunun ve ruhunun adı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Beni o koltuğa oturtan Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’e yüklediği misyondur.
“Yoksulun üstüne basa basa zenginleşme derdindeler”
Keşke devletin bütün yöneticilerinde aynı iyiliği, aynı vicdanlı duruşu görebilsek. Türkiye bugün zor durumda. Milletin iyiliğini, birliğinin düşünüldüğünü göremiyoruz, düşünmüyorlar. Yoksulun üstüne basa basa zenginleşme derdindeler. Bir avuç insanla ilgileniyorlar. Ülkenin doğal kaynaklarını çarçur etme peşindeler. Emeklinin ikramiyesinden ne kadar kısarım da cebimi doldururum bakış açısı içindeler. Emekliye verdikleri üç kuruş ikramiyede var. Yetimin rızkında ne yazık ki küçüklerin ekmeğinde onlar iyiliği sevmiyorlar. İyiliğe kötü bakıyorlar vicdana düşmanlık yapıyorlar. Doğayı, suyu sevmiyorlar. Toprağa, doğayı, suyu talan ediyorlar. Onlar aslında bu cennet vatandan uzaklaştılar milletten uzaklaştılar. 23 yıldır bu ülkeyi yönetenlere soruyorum. Bu Karadeniz'de, Samsun'dan, bakın Samsun kocaman bir şehir. Bir buçuk milyona yakın nüfusu var. Artvin'e, Rize'den Giresun'a, Trabzon'dan Ordu. Bu kadar cennet bir parça niçin işsizliğin en yoğun olduğu illeri oluyor? Niçin gençler buradan koşarak, kaçarak gidiyor? Niçin sadece emekliler o da geçinebilmek için buralara geliyorlar. Karadeniz'in gençleri, çiftçisi, esnafı niçin ayakta duramıyor? Bakın bunların hepsine derinlemesine bakacağız. Bir avuç insan niçin zenginleşiyor? Karadeniz'in gençleri, çocukları, yaşlıları, engelleri, kadınları, erkekleri niçin zor durumda? Yatırım yok. Bunların umurunda değil, refah yok. Milletin refahı bunların derdi değil. Karadeniz'in kaynaklarını bile peşkeş çekiyorlar. Trabzon'un, Rize'nin, Giresun'un derelerini, HES projeleriyle kurutuldu. Uzungöl'ü, Ayder'i ne yazık ki stratejik planlayamadılar. Artvin'in ormanlarını, Bayburt'un vadilerini, maden şirketlerini teslim ettiler. Ne toprağı işlediler, ne suyu yönettiler. Bu kadim ülkenin en güzel tabiatını perişan ettiler. Perişan etmeye devam ediyorlar. Sevgili dostlarım işte. Işte tam da bu yanlışlar karşısında dimdik ayakta duruyoruz. Ve çözüm üretiyoruz. Bakın buradan size peşinen söz veriyorum. Sadece Karadeniz'de. Tüm Türkiye'de tabiatımızı mahveden projelere izin vermeyeceğiz. Ormanlarımızı köstebek yuvasına çeviren doğamızın dengesini bozan projeleri. Iptal edeceğiz. Suyu, kamu yararına yöneteceğiz. Suyun özelleştirilmesini engelleyeceğiz. Yağmur suyu hasadı projeleriyle şehirlerde büyük tasarruflar sağlayacağız. Tarımsal sulamada verimsiz sistemleri kaldıracağız.
“Atatürk'ün mirası olarak bu kardeşiniz yeni dönemde ekibiyle birlikte başaracak”
Karadeniz'in dereleri özgür akacak. Suyumuzu bir avuç rantçıya teslim etmeyeceğiz. Rize'nin sanayisini ve iş gücünü yeniden ayağa kaldıracağız. Çay üreticisinin emeğini yabancı şirketlere peşkeş çekmeyeceğiz, çekene dur diyeceğiz. Sağlık hizmetlerini bu bölgede eğitimi güçlendireceğiz. Bakın Karadeniz'in neredeyse tamamında, şehirlerin tamamı eğitim başarısında Türkiye'nin en gerisindeki illerin arasında. Rize'nin doğası, Trabzon'un Artvin'in, Ordu'nun bu şehirlerimizin doğası, yaylalarımız, derelerimiz bakın o kadar dünya güzeli yerlere sahibiz ki yine bu şehirlerin yanı sıra özellikle. Refahını yükseltme konusunda etkin çalışmalarımız var. Ve özellikle her şehrin stratejik olarak birbiriyle etkileşimini arttıracağız. Sadece bir kara yolu ulaşımına hapis edilen Doğu Karadeniz. Bölgesinin raylı sistemlerle buluşmasını, Atatürk'ün mirası olarak bu kardeşiniz yeni dönemde ekibiyle birlikte başaracak. Hepinize söz veriyoruz. Bu büyük milletin çözüme ihtiyacı var. Biz ise çözüm var diyoruz.”
(SÜRECEK)
Anka Haber Ajansı