(ANKARA) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret etti. Özdağ, "Zafer Partisi olarak bir süre önce kamuoyunda da çok tartışılan CHP eski Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'yla yapmış olduğumuz görüşmelerde kayyum müessesesinin gerekli olduğunu fakat bunun yargı kararıyla olması gerektiğini protokolümüze geçirttik. Bugün de terörle ilişkili olduğu düşünülen, tespit edilen belediye başkanları ancak yargı kararıyla görevden alınmalı noktasındayım" diye konuştu.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) olağanüstü encümen toplantısı için Ankara'ya gelen Ekrem İmamoğlu, kayyum atamaları gündemini değerlendirmek üzere CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti. İmamoğlu son olarak Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Ekrem İmamoğlu, konuşmasına Ümit Özdağ'a teşekkür ederek başladı. İmamoğlu, "Öncelikle Türkiye'de siyaset üstü bir yere koyarak yaşadığımız kayyum konusunun bir siyasi suistimal ya da durumuna, adamına veya partisine göre istediğinize müdahale edeceğiniz bir zemin değil tamamen hukukun üstünlüğüne, demokrasinin kurallarına, kişisel hak ve özgürlüklere, insan haklarına uygun bir metodla işletilmesi ile ilgili yasal bir düzenlemenin şart olduğuna kanaat getiriyoruz" dedi.
İmamoğlu, TBB encümen toplantısında yaşanan süreci Özdağ ile paylaştığını belirterek, "TBB olarak geçmişte anayasa maddesinde var olan maddeye ek olarak 2016'da eklenen maddenin suistimale açık olduğunu ve farklı inisiyatiflerle kullanılmaya mahal verdiğini bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiği hususunda aldığımız karar gereği siyasi partileri ziyaret ederek kendilerine yaptığımız bir reform çalışmasının içerisinde kayyumla ilgili yeni bir düzenlemeye muhtaç olduğumuzu, bütün partilerden düşüncelerini talep edeceğiz. TBB olarak oluşturduğumuz şablonda bunları birleştirerek makul çerçevede ortak bir metne dönüştürüp yine kendilerine takdim edeceğiz" diye konuştu.
"Oluşacak metni TBMM Başkanı'na sunacağım"
İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önümüzdeki hafta itibariyle TBMM'de grubu olan siyasi partilerin, milletvekili olan partilerin, bir koordinasyonla bu süreci ele almalarını talep edeceğimi bilgi olarak kendilerine aktardım. Aynı zamanda bu oluşacak metni TBMM Başkanı'na da sunacağım. 11 Kasım itibariyle buluşabileceğimizi iletti. Bu kapsamda kendisiyle buluştuğumuzda bu düşüncemizi sunacağız. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak milletimizle birlikte demokrasinin de geliştiği ve hepimizin mutlu, huzurlu, güven içinde bir ortamda yaşamayı arzu ettiğimizi biliyoruz. Bu yolda emek harcıyoruz.
Özellikle demokrasinin gelişmesinde, yerel demokrasinin de güçlendirilmesi dünyada bütün insanlığın kabul ettiği bir aşamadır. Bu aşamada seçme ve seçilme hakkının sekteye uğramadığı, güven kaybının yaşanmadığı, bir mekanizmanın kurulmasının da tam da bu yolculuğa büyük katkı sunacağına olan inancımız tamdır. Bu manada hem uygulama biçimi, hem kayyumla ilgili sürecin işletilmesinde ne yazık ki görmek istemediğimiz baskın şeklinde oluşan birtakım tutum ve davranışların olmaması. Aynı zamanda suçun ve cezanın kişiselliği üzerinden oluşacak bir görevden uzaklaştırma sonrasında meclisin de yok sayılmaması gerektiğini ve mecliste seçimlerin mümkün olması gerektiği gibi aşamalı kademeli hukuksal sürecin uygulanması değerlidir.
Umarım ve dilerim ki böyle bir hukuksuz alanın ülkemizin, milletimizin, devletimizin gündeminden kalktığı günleri yaşarız. Tabii ki canı yananlar var, iradesinin elinden alındığını düşünen yurttaşlarımız var, hakkının yendiğini düşünen meclis üyelerimiz var, siyasi partilerin taraftarları var. Ama böylesi hassas ortamlarda insanlarımızı birbirine düşürmek isteyenler olabilir. Bir çatışma ortamının var olmasını isteyenler olabilir. Bu kapsamda dile getirdiğim gibi demokratik haklarını, tepkilerini yine demokratik bir biçimde ve hukuka uygun şeklinde göstermelerini özellikle ve özenle bütün yurttaşlarımıza duyuruyorum. Özellikle bu işi muhatabı olan ama kayyuma karşı duran, ama bugün iktidar partisinin grup başkan vekilinin "bu uygulamalar devam edecek" diyen anlayışı da dahil olmak üzere her iki tarafın da dikkatli konuşması gerektiğini, siyasilerin toplumu kışkırtacak, toplumu kızdıracak, birbirine düşürecek dili kullanmamaları gerektiğini özellikle ifade ettim. Buradan da etmeyi önemsiyorum."
İmamoğlu, "İnşallah bu tarz gündemlerle değil milletimizin, memleketimizin geleceği, daha müreffeh bir olmamız birlik ve beraberlik içerisinde cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının çok daha güçlü, karakterli, gençlerimizin çok daha ümitle geleceğe baktığı bir süreci inşa etmenin konularını konuşmak üzere bir araya gelebiliriz. Bütün inancım bu yöndedir" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
"Terör örgütüyle aralarına mesafe koymayı her seferinde reddettiler"
Ümit Özdağ da İmamoğlu'yla baş başa ve detaylı değerlendirme yaptıklarını belirtti. Özdağ, konuşmasında şunları kaydetti:
"Ülkemiz 1984'ten bu yana 40 seneyi aşan bir sürede bir terör örgütünün ağır, alçakça saldırılarını yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bu terör örgütünün siyasette sahip olduğu uzantılar terör örgütüyle ve terörle bu 40 sene içerisinde aralarına mesafe koymayı her seferinde reddettiler. Yerel demokrasi gerçekten olağanüstü değerlidir. Yerel demokrasi, demokrasinin gelişmesinin, güçlenmesinin ana şartlarından ve ana kaynaklarından birisidir. Ama yerel demokrasiyi halka hizmet değil, ülkeden ayrılmanın Türkiye'nin toprak bütünlüğünden kopmanın aracı olarak görürseniz o zaman amacınız halka hizmet değil, ülkeyi bölmektir.
Pervin Buldan'ın Iğdır'da DEM'in öncülü parti seçimleri kazanınca "Iğdır, Kürdistan'ın sınırları içerisinde girmiştir" açıklamasını yaptığını unutmadık ve unutmayacağız. DEM'in daha önce diğer örgütle iltisaklı, ilişkili partiler dizisinin ne yazık ki halka yerel hizmet götürme anlamında çabaları bir tarafa bırakıp, örgüte yardım için ve dağdaki terörist unsurlara lojistik destek sağlamak için birçok kez faaliyet gösterdikleri devletin istihbarat yetkililerinin jandarma ve polis yetkililerin tespit ettiği bir husus olmuştur.
"Esenyurt'ta sahaya çıkarak Ahmet Özer'in seçilmemesi için çalıştım"
Bundan dolayı Türkiye kendisini terör örgütüne ve terör örgütüyle aynı çizgide olan yaklaşımlara karşı savunmak zorundadır. Ancak cumhuriyetimiz, istiklal harbiyle kurulurken savaş içinde dahi hukukla kurulmuş bir devlettir. Batı Cephesi'nde Çerkes Ethem kuvvetleri, istiklal harbine ihanet edenleri yakalamış ve asmışlardır. İsmet Paşa, "yargılamadan olmaz" talimatı vermiştir. Önce yargılatmıştır. Sonra bu yetkiyi ordu bünyesini almış ve kendisi yargıladıktan sonra cezasını vermiştir. Yani devleti kurarken hukukla kurduk bugün de devleti savunurken hukukla savunmalıyız.
Zafer Partisi olarak bir süre önce kamuoyunda çok tartışılan CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'yla yapmış olduğumuz görüşmelerde kayyum müessesesinin gerekli olduğunu fakat bunun yargı kararı ile olması gerektiğini protokolümüze geçirdik. Bugün de terörle ilişkili olduğu düşünülen, tespit edilen belediye başkanları ancak yargı kararı ile görevden alınmalı noktasındayız. Ahmet Özer özeline gelirsek doğrusu Zafer Partisi olarak en fazla muhalefet ettiğimiz aday olmuştur kendisi. Ben üç defa Esenyurt'ta sahaya çıkarak seçilmemesi için çalıştım, sahada bildiri dağıttım, afiş astım. Bu siyasiyi mücadeleyi veririm fakat onun da yargı kararıyla ve usulüyle uygun bir şekilde Türk devletine yakışır bir şekilde görevden alınması gerektiğini düşünüyorum."
"İktidar bloğunun önceden tasarladığı..."
Özdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarını hatırlatarak, "Bahçeli'nin açıklaması, daha sonra kayyum ataması süreci ki bunun devam edeceği anlaşılıyor. İktidar bloğunun önceden tasarladığı ve adım adım yaşama geçirdiği uygulamalardır. Bunu tahlil etmeden, bunun Ortadoğu'daki bölgesel gelişmeler ve Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın ölene kadar Cumhurbaşkanı olmasını sağlayacak anayasal değişikliklerle ilişkisini görmeden meseleyi doğru tahlil etmek ve doğru tepki vermek doğru olmaz inancındayız. Bu konudaki görüşlerimizi de CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile paylaşması için sayın başkanla paylaştık. Bundan sonra da Türkiye'nin menfaatine olan her konuda Zafer Partisi olarak görüşlerimizi kamuoyuyla ve değerli siyasi muhataplarımızla paylaşmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Anka Haber Ajansı