(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da katıldığı 15’inci Büyükelçiler Konferansı'nda Gazze’de ateşkesin sağlanması için ‘’Bölgemizde değişen dinamikler hiç olmadığı kadar elverişlidir’’ dedi. ‘’Türkiye, Gazze'deki kan deryasının artık son bulması için, değil elini, tüm vücudunu taşın altına koymaya hazırdır’’ ifadelerini kullanan Erdoğan, Suriye’deki son durum ilişkin kapsayıcı bir yönetim temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 15’inci Büyükelçiler Konferansı'na katıldı. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı açıklamada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı, Suriye’deki son duruma ilişkin "'Temennimiz yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kuşatan ve kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir. Türkiye olarak yeni dönemde de Suriye halkının yanında olmayı sürdüreceğiz'" mesajını verdi. Cumhurbaşkanı şunları kaydetti:
''Küresel sistemin çıkmaza girdiği uluslararası toplumun reflekslerini yitirdiği zorlu bir dönemden geçiyoruz. Barış ve güvenliği sağlamakla görevli kurumlar sergiledikleri atıl tutumla yeni problemlere zemin hazırlıyor. Ortak akıl ve iradeye bugün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu nedenle büyükelçiler platformumuz çok önemlidir. Uluslararası ilişkilerde çok kutupluluk eğilimi ve bölgeselleşme hareketleri daha ağırlık kazanıyor. Başta yakın coğrafyalarımız olmak üzere katliamların durdurulmasında size tarihi bir sorumluluk düşüyor. 50 bini aşkın Filistinlinin hayatını kaybetmesinin önüne bir türlü geçilemedi. İsrail saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor. Buna mutlaka dur denmelidir. İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol, açık söylüyorum, yol değildir.
Türkiye olarak (Gazze’de) 14 aydır kalıcı ateşkesin tesisine ve barışa fırsat tanınması gerektiğini vurguluyoruz. Bölgemizde değişen dinamikler, bunun için hiç olmadığı kadar elverişlidir. Türkiye, Gazze'deki kan deryasının artık son bulması için değil elini, tüm vücudunu taşın altına koymaya hazırdır.’’
''Temennimiz yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kuşatan ve kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir''
İnşallah bu ülkede (Suriye’de) en zor dönem pazar günü itibariyle geride kalmıştır… Suriye hapishanelerinden yansıyan vahşet görüntüleri ve trajik insan hikayeleri Suriye halkının neden evlerini terketmek zorunda kaldığını Esed’in sözde af ilanlarına neden itibar etmediklerini ve ülkelerine dönmekte neden istekli olmadıklarını ortaya koyuyor. Hapishane denilen yerilerin esasında affınıza sığınarak söylüyorum birer insan mezbahanesi olduğunu gördük.
Eli kanlı zalim bir rejime karşı savaşı kazanan Suriyeli kardeşlerimizin zaferi de kazanacağına yürekten inanıyoruz. Temennimiz (Suriye’deki) yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kuşatan ve kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir. Türkiye olarak yeni dönemde de Suriye halkının yanında olmayı sürdüreceğiz.
Tıpkı Suriye gibi Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin muhafazası da bizim için çok ama çok önemlidir… Her iki ülkenin güvenlik ve bekasına kasteden PKK terör örgütüyle ortak mücadelemiz tavizsiz bir şekilde sürecektir.
Karabağ'ın işgalden kurtulmasıyla yakalanan tarihi fırsatın, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir barış anlaşmasıyla taçlanmasını arzu ediyoruz.
''Milli güvenlik kavramının kapsamı genişliyor''
Kıymetli büyükelçiler güvenlik konseptlerinde köklü değişimler yaşanıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ittifaklar ve savunma anlaşmaları sorgulanırken savunma harcamaları çarpıcı bir şekilde artıyor. Bu hassas dönemin bir başka özelliği de farklı alanlarda baş gösteren yeni tehditler sebebiyle milli güvenlik kavramının kapsamının genişlemesidir. Tabii düzensiz göç gibi, yabancı karşıtlığı, islam düşmanlığı gibi sorunlar da artık milli güvenlik kavramı çerçevesinde tartışılıyor. Türkiye tüm bu tehditlerle mücadelede hamdolsun güçlü bir müktesebata sahiptir. Bununla birlikte karşımızdaki tehditlerin sayısı, büyüklüğü ve değişen yapısı teyakkuzda olmamızı ve hızlı çözümler üretmememizi elzem kılıyor.
Türkiye gerek savunma ihtiyaçlarının giderilmesinde gerekse 40 yıllık terörle mücadelesinde müttefiklerinden beklediği desteği maalesef göremedi. Tam aksine çoğu zaman yaptırımlara ve ambargolara maruz kaldık.
Afrika başta olmak üzere görev yaptıkları tüm coğrafyalarda Büyükelçilerimizin milletimizle o bölge halkı arasında kurulan gönül köprülerini daha da sağlamlaştıracağına inanıyorum.’’
Anka Haber Ajansı