Haber: Batuhan DÜKEL - Kamera: Berkin GÜLSOY
(ANKARA)- DEVA Partililer, yaşanan ekonomik kriz ve yoksulluğa dikkat çekmek ve iktidara uyarıda bulunmak için pazarda tencere tava çalarak eylem yaptı. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, ”Artık tencerelerde et kaynamıyor, dert kaynıyor. Ekonomiyi doğru dürüst yönetin, enflasyonu düşürün, bu milletin gelirinden, bu milletin sağlık harcamalarından, bu milletin çocuklarının, gençlerinin eğitim harcamalarından elinizi çekin" dedi.
Deva Partisi üyeleri, ülkede giderek artan geçim sıkıntısı ve ekonomik zorlukları protesto etmek için tencereli tavalı eylem düzenledi. DEVA Partililer, Barış Manço şarkıları eşliğinde tencereli, tavalı, “yoksulluk senfonisi konseri” eylemlerinin ilkini Ankara, Yenimahalle’de perşembe pazarında yaptı. Partileler, kaşıklarla tencere ve tavalara vurarak, ekonomik durumu ve iktidarı protesto etti.
Partililerle birlikte eyleme katılan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen şunları söyledi:
“Biz bugün yoksulluk senfonisi dediğimiz eylem için burada perşembe pazarında kadınlarla, erkeklerle, emeklilerimizle, çocuklarımıza, gençlerimize beraber olmaya geldik. Onların sesi, onların isyanının nefesi olmaya geldik. Çünkü bugün artık Türkiye'de yoksulluğun, vatandaşın belini büktüğü, geçinmenin çok zor olduğu, krizler içinde mücadele ettiğimiz bir enflasyon ortamı yaşıyoruz. Fiyatlar, sizler de daha iyi biliyorsunuzdur, -ben de pazara sık sık çıkarım- fiyatlar artık her hafta değişiyor. Marketlerde gün gün değişiyor ve artık dayanılmaz bir hal aldı.
“Cüzdanımıza giren para bir taraftan giriyor, bir taraftan çıkıyor”
Cebimize, cüzdanımıza giren para bir taraftan giriyor, diğer taraftan çıkıyor. Mutfakta adeta yangın var. Fileler boş, cüzdanlar boş. Işte onun için biz de burada hem Ergazi Mahallesi'nin kadınlarıyla hem de bütün Türkiye'de bu sıkıntıyı çeken kadınlarla, ailelerle, pazar esnafımızla bir arada olmaya geldik. Onların dertlerini sizlerle paylaşmaya geldik.
“Tencerelerde et kaynamıyor dert kaynıyor”
Bakın burada küçük bir tüpümüz var. Tüpün içinde de tencerenin içindeki su ve beraberinde taş var. Çünkü artık tencerelerde et kaynamıyor. Çünkü artık tencerelerde meyve, sebze ya da süt kaynayamıyor. Biz burada sembolik olarak taş koyduk. "Artık tencerelerde dert kaynıyor" dedik. Et değil, dert kaynıyor. Bugün artık yoksulluk sınırının 70 bin liraya dayandığı bir Türkiye'yi yaşıyoruz ve eğer tek gelir buysa o gelirde asgari ücretse bugün artık Türkiye'de ortalama gelir haline geldi asgari ücret. Pek çok vatandaşımız bununla geçiniyor. Emeklimiz bunun da altında 10 bin liranın biraz üzerinde bir emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. Günü, haftayı, ayı devirmeye çalışıyor.
“İktidara sesleniyoruz, bu ülkenin çocuklarına umut olmak zorundasınız”
Biz bugün burada iktidara sesleniyoruz. Bu ülkenin çocuklarına, gençlerine umut olmak zorundasınız. Bu ülkede yapılan bir araştırmaya göre, liberal araştırmacıların bir sonucu, enflasyonda yüzde 1’lik bir artış tam bin 29 çocuğun suça sürüklenmesine sebep oluyor. Bakın bin 29 evladımız. Ne kadar acı bir tablo. Suça sürüklenmek ne demek? Hırsızlık, kapkaç, fuhuş, çete, terör, bunlara kurban veriyoruz evlatlarımızı. İktidar bir devlete hükümet eder. Durdurun bu acıyı, durdurun bu sıkıntıyı. Biz öncelikle evlatlarımız için ondan sonra da sizlerin de çok konuştuğunuz ama bizim çok önem verdiğimiz ailelerin gerçekten huzurlu bir şekilde ayakta durabilmesi için bugün buradayız. Pazarda bu eylemimizi yapıyoruz. Arkadaşlarımız burada tencereleri, tavaları getirdi ve tahta kaşıklarla, spatulaları. Birazdan Barış Manço'nun şarkıları eşliğinde biz bunları çalacağız ve buna “yoksulluğun senfonisi”diyeceğiz, bir ironi yaparak. Yoksulluğun senfonisi mi olur? Ama tencereler boş tıkır derse, mideler onunla beraber aç kalıp vuruldarsa olur.
“Kamu tasarrufu yapacaksanız temel ihtiyaçlar üzerinden değil bindiğiniz lüks araçlardan yapın”
Biz de bunun için tekrar söylüyorum, iktidara sesleniyoruz. Ekonomiyi doğru dürüst yönetin, enflasyonu düşürün, bu milletin gelirinden, bu milletin sağlık harcamalarından, bu milletin çocuklarının, gençlerinin eğitim harcamalarından elinizi çekin. Kamu tasarrufu yapacaksanız, temel ihtiyaçlar üzerinden değil kendi bindiğiniz lüks araçlar üzerinden önce yapın. Onları sattığınızı, hesapları indirdiğinizi bütçede net bir şekilde şeffaf bir şekilde gösterin. Ondan sonra inanalım sizin samimiyetle bu vaatleri verdiğinize, sözleri verdiğinize yoksa biz bu yoksulluk senfonisini ihtiyaç duyan ki artık her yerde ihtiyaç var. Türkiye'nin her bir yanında kadınımızla, gencimizle, çocuğumuzla, erkeğimizle beraber pazar esnafımızla, esnafımızla beraber ve siz çok değerli medya mensuplarımızla beraber, bunu duyuracak olan sizsiniz, beraber yapmaya farklı pazarlarda bu orkestramızı, bu koromuzu, bu yoksulluk koromuzu ne yazık ki bu milletin, milli düzen çıkana kadar emeklimizin yüzü gülene kadar, kadınımız evde et pişirene kadar, sebze pişirene kadar… Bakın bir tarım ülkesiyiz. Şimdi dolaşacağız beraber 100 lira sebzenin meyvenin ortalama kilosu...
Nasıl dolacak bu fileler?
Nasıl dolacak bu fileler? Nasıl dolacak bu çantalar? Yoksulluk sınırının 70 bin liraya dayandığı açlık sınırının 20 bin liraya dayandığı, geçtiği bir ülkede. Sorarım size. Artık gelirleri ve giderleri dengeleyin. Enflasyonu düşürün ki bu denge sağlanabilsin. Cebe giren, cüzdana giren para ay sonunu getirebilsin.”
"Menemen eskiden gariban yemeği idi ama artık zengin yemeği oldu"
Esen, tencere-tava eyleminin ardından pazar esnafının sorunlarını dinledi. Pazar esnafı geçinemediklerini ve fiyatların daha da artabileceğini belirtti. Fiyatlardaki artışa dikkat çeken bir pazar esnafı, "menemen eskiden gariban yemeği idi ama artık zengin yemeği oldu" dedi.
Anka Haber Ajansı