Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Beşar Esad İle Görüşme İrademizi Ortaya Koyduk, Karşı Taraftan Cevap Bekliyoruz''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz" dedi. Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin ise, "Şu an itibarıyla Biden ile bir görüşme var mı yok mu, henüz bu kesinleşmiş değil" ifadelerini kullandı.

(İSTANBUL) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz" dedi. Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin ise, "Şu an itibarıyla Biden ile bir görüşme var mı yok mu, henüz bu kesinleşmiş değil" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in (BM) 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak üzere ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

"ABD'de yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak. Bu yıl Genel Kurul'un en dikkat çekici etkinliği BM Genel Sekreteri'nin ev sahipliğinde tertiplenecek Geleceğin Zirvesi'dir. 23 Eylül günü gerçekleştirilecek Zirve'de çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedefleniyor. Zirve'ye hitabımda BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Türkiye'nin bu yöndeki çabalara dair katkı ve desteğini beyan edeceğim.

"Neredeyse 1 yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi için BM'ye önemli görevler düşüyor"

Görüşmelerin ilk gününde 24 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu'na hitap edeceğiz. İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze'deki soykırıma ve İsrail'in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğiz. Yaklaşan kış mevsimi Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı zorlukları daha da ağırlaştıracaktır. Açlık, susuzluk, temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliği sahadaki durumu giderek kötüleştiriyor. İsrail hükümeti bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze'deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor. Neredeyse 1 yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya, özellikle BM'ye önemli görevler düşüyor.

"İsrail üzerindeki baskılar daha da artırılmalı"

Lübnan'a yönelik son günlerde yapılan saldırılar İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı. Netanyahu ve şebekesi radikal Siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona, her türlü tahrike başvurmaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya yönelik artan saldırılar ve tacizde aynı kirli senaryonun birer parçasıdır. Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz. Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor.

Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri'nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla Türk Evi'nde görüşmelerim olacak ve bütün bunlarla beraber bu ikili görüşmeler yanında yine bizlerden randevu talebinde bulunan devlet başkanlarıyla, hükümet temsilcileriyle görüşmelerimi sürdüreceğim. Ziyaretimizde Amerika'da yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz. Düşünce kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleriyle de temaslarımız olacak."

"Bölge açıklanamayacak derecede büyük bir krizle karşı karşıya"

Erdoğan, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail'in Lübnan'a yönelik siber saldırısına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"İsrail bu saldırıyla sivil hassasiyetlerinin bulunmadığını, kendi bu nefret edici emellerine ulaşmak için de her yolu deneyebileceğini açık ve net ortaya koymuştur. Bu saldırının başka bir anlamı da bizim ikazlarımıza rağmen bazı Batılı ülkelerin de desteklerini yanına alarak İsrail'in çatışmaları Lübnan ve bölge geneline maalesef yayılmaktadır. Özellikle değerli dostum Mikati ile dün evvelsi gün yaptığım görüşmede kendisinden de şu anda çok çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduklarını ifade etti ve bu konuda da bizler neler yapabileceğimizi veya neler yapabiliriz bunları kendisiyle konuştum.

Gerçekten şu anda bölge açıklanamayacak derecede büyük bir krizle karşı karşıya. Tabii birçok şeyler söyleniyor. İşte şu an itibarıyla Lübnan özellikle bu İsrail'e karşı ne yapabilir? Tabii Mikati'nin şeyi bize ne gibi destekleriniz olabilir? Ne gibi yardımlarınız olabilir? Biz sizlerden bunu bekliyoruz ve BM'ye gelme noktasında da "Bu sene herhalde gelemeyeceğim" ifadesini kullandı. Tabii Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum İsrail'in bu canice eylemlerini seyretmeyi bırakmalı ve caydırıcı adımları atmalıdır. Dünya barışını koruma misyonuna sahip bütün ülkelerin İsrail'i durduracak çözümleri ortaya koymasının vakti geldi ve geçiyor. İnsanlığın kaybedecek bir günü dahi kalmamıştır.

Diğer taraftan Lübnan'da düzenlenen saldırı milli teknolojilerin sadece Savunma Sanayi alanında değil, çok daha geniş bir çerçevede ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur ve biz de tabii bu gelişmeler karşısında çok daha farklı tedbirler almak suretiyle şu anda bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız."

"İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de bir görüşme neticesinde inşallah başlar"

Erdoğan, bir basın gazetecinin, "'Suriye ile bir süredir temasın devam ettiğini ve herhangi bir görüşme olup olmayacağı'" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:

"Türkevi bu defa çok farklı görüşmelere, çok farklı ilişkilere vesile olacaktır. Bunun için Türkevi'nde yapacağım görüşmeler ve Türkevi'nde yapılacak bütün değişik ülkelerden liderlerle görüşmeler inşallah bunların adımlarını attığımız bir merkez haline dönüştürecektir.

Suriye'deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere tabii İsrail'in bir devlet terörü estirdiğini çok açık net ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değildir, devlet terörüdür.

Suriye topraklarının tamamında huzur ve istikrarın sağlanması için Türkiye ve Suriye'nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetimini muhaliflerin bir süredir Suriye'de çatışmasızlığın sağladığını görüyoruz. Bu durum kalıcı bir çözüm için etkin kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Suriye dışına milyonlarca insan vatanlarına dönmek için bekliyoruz. Biz bu konuda çağrımızı yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız, halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum."

"Biden ile görüşme kesinleşmiş değil"

ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp görüşmeyeceği sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orada sadece Biden değil, birçok dünya lideri olacak. Tabii şu an itibarıyla Biden ile bir görüşme var mı yok mu, henüz bu kesinleşmiş değil. Ana gündemimiz BM'nin Genel Kurulu ve oradaki temaslar. Fakat tabii Biden veya daha başka sürpriz görüşmeler nerede, nasıl olur? Bunların hepsini oradaki gelişmelerle ele alacağız. Gerek Türkiyevi'nde gerek BM binasında yoğun bir görüşme trafiğimiz olacak. Katılacağımız toplantılar planlanmış durumda. Bu trafik içerisinde sayın Biden ile henüz planladığımız bir ikili görüşmemiz yok. Ancak çeşitli vesilelerle bir araya gelebiliriz, geleceğiz. Biz BM'de görüşeceğimiz tüm liderlerle başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında akan kanı durdurmayı ele alacağız" yanıtını verdi.

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri