Chp'nin Eğitim Buluşmaları Balıkesir'de... Suat Özçağdaş: Eğitim Türkiye İçin Bir Beka Meselesi

Balıkesir'de düzenlenen Eğitim Buluşması'nda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Eğitim Türkiye için bir beka meselesi. Ekonomiyi halledebilirsiniz. Dış politikada sorunları azaltabilirsiniz. Birçok alanda hamle yapabilirsiniz ama eğitimde kaybettiğimiz bir günün, bir yılın on yıllara sari karşılığı var. Burada çok büyük bir ödev bizi bekliyor. CHP olarak bu alanda gerek okul öncesinde erken çocukluk eğitiminde gerek temel eğitimde, ortaöğretimde, yüksek eğitimde, meslek eğitiminde tüm alanl

(BALIKESİR)- Balıkesir'de düzenlenen Eğitim Buluşması'nda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Eğitim Türkiye için bir beka meselesi. Ekonomiyi halledebilirsiniz. Dış politikada sorunları azaltabilirsiniz. Birçok alanda hamle yapabilirsiniz ama eğitimde kaybettiğimiz bir günün, bir yılın on yıllara sari karşılığı var. Burada çok büyük bir ödev bizi bekliyor. CHP olarak bu alanda gerek okul öncesinde erken çocukluk eğitiminde gerek temel eğitimde, ortaöğretimde, yüksek eğitimde, meslek eğitiminde tüm alanlarda ciddi hazırlıklar yapıyoruz" dedi.

CHP'nin eğitim alanındaki sorunlara dikkat çekmek için farklı illerde düzenlediği "Eğitim Buluşmaları", Balıkesir ile devam etti. Balıkesir'de Onhann Hotel'de gerçekleşen buluşmaya CHP Milli Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı, akademisyenler ve eğitim camiası temsilcileri katıldı.

Özçağdaş, "Ülkenin dört bir yanında eğitim alanında mağduriyet yaşayan kitlelerin sorunlarını dile getirmeye, onlarla bir araya gelmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz sene Türkiye'de bir ilk olarak bir eğitim mitingi gerçekleştirdik İstanbul'da. Türkiye'de daha önce domates mitingi, patates mitingi, hububat mitingi, çay mitingi oldu. Ama aslında ülkenin bir numaralı sorunu olan eğitimle ilgili böyle bir miting yapılmamıştı. Genel Başkanımız Özgür Özel çok sayıda miting gerçekleştirdi. Bunların ilkini eğitim alanında yapmıştık. Ardından 24 saat süren bir eğitim maratonu gerçekleştirdik. Eğitimde ne kadar konuşsak, ne konuşsak az. Uzun uzun tartışmalıyız. Bu buluşmaları çok önemsiyoruz. Çünkü milli eğitimin sorunları çok. 19 milyon öğrencimiz var. 1.2 milyon öğretmenimiz var. Bir milyona yakın atanmayan öğretmenimiz var. Yedi milyon üniversite öğrencimiz var. 250 bin akademisyenimiz var. Kabaca 28-29 milyon insan her gün eğitimle ilgili bir alanda bir işte annelerini, babalarını, kardeşlerini de koyarsanız herhalde 60 milyon falan. Memlekette eğitimle ilgili olmayan hiç kimse yok" dedi.

"Adalet ve Kalkınma Partisi'yle birlikte eğitim çökme noktasına geldi"

Programda eğitim camiası temsilcilerinin görüşlerini dile getirmesinin ardından yeniden söz alan Özçağdaş, 30'uncu eğitim buluşmasının Balıkesir'de gerçekleştirildiğini belirterek "Türkiye'nin, Cumhuriyet'in yüz yılını tamamladık. 1824'te kabaca başlamış olan eğitim serüvenimiz ilk yüzyılı 1924'e geldiğinde yüz yıllık tartışmaların sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının "Cumhuriyet bir eğitim devrimidir, bir kültür devrimidir" diye yola çıkarak yaptıkları büyük bir hamleyle başlamıştı. Bir çeyrek yüzyıl köy enstitülerinin de içinde olduğu, halk evlerinin içerisinde olduğu, yüksek eğitim reformunun içinde olduğu öğretmen yetiştirme süreçlerinin okullarının içinde olduğu büyük atılımlar yapıldı. Cumhuriyetçi, aydınlanmacı, bilimi temel alan laik, nitelikli, kapsayıcı ve kamusal bir eğitim için Cumhuriyetçiler köy köy, kasaba kasaba, kent kent büyük bir adanmışlıkla bir çalışma yürüttüler. Maalesef Türkiye'nin çok partili hayata geçmesiyle birlikte bir siyasal mekanizmanın erozyonuyla da Türkiye'de bir 50 yıl iki çeyrek yüzyıl eğitimde elde ettiğimiz kazanımlarda gerileme oldu ve son çeyrek yüzyılında da Adalet ve Kalkınma Partisi'yle birlikte neredeyse eğitim çökme noktasına geldi" dedi.

"Yurttaşını teba, kendisini de onun lideri olarak gören bir siyasal anlayış var"

"Eğitim partiler üstü bir meseledir" diyerek sözlerini sürdüren Özçağdaş, şunları kaydetti:

"Milli bir meseledir. Fakat eğitim çok felsefik, çok ideolojik bir meseledir. Cumhuriyet'i kuranlar çok açıkça Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Öğretmenler sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller istiyoruz." diyor. 21'inci yüzyıl becerileri üzerinden tarif edersek düşünen, sorgulayan, araştıran bilimi sanatı seven, iletişim becerileri kuvvetli. Dogmalarla hiçbir temeli olmayan görüşlerle hayatını belirlemeyen, bilimi kendine rehber edinen bir aktif sorunlu cumhuriyet yurttaşı tanımlamış. Hatta öyle biri önder ki "Cumhurbaşkanı olmasaydın ne olmak isterdin" diyenlere "Öğretmen, bir gün benim fikirlerimle, bilim çelişirse, beni değil, bilimi takip edin" diyen bir kurucu liderimiz var. Cumhuriyetin modeli bu. Yüzyıl sonra geldiğimiz model ne? Bu ülkenin yurttaşını teba, kendisini de onun lideri olarak gören bir siyasal anlayış var Türkiye'de. Oysa cumhuriyet yurttaşların bir ortaklık sözleşmesidir. Onlar, aradıkları yurttaşı itaatkar, kanaatkar, dindar ve kindar nesiller yetiştirmek olarak ifade ediyorlar.

"701 milyar lirayı yanadaşından almıyor, 190 milyar lirayı 19 milyon çocuğa vermiyor"

Türkiye büyük bir toplum, büyük bir devlet, geniş kaynakları var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yalnızca 2025 yılı için yandaşlarından almamaya karar verdiği vergi 701 milyar lira. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi olarak kanun teklifi verdik. 19 milyon öğrencimizin ciddi bir beslenme sorunu var. Okulu aç gidiyorlar, bodurluk artan bir sorun olmaya devam ediyor. 19 milyon öğrencimiz her gün bir öğün, sıcak yemek yerse temiz suya erişirse bunun toplam maliyeti 190 milyar lira. 701 milyar lirayı yanadaşından almıyor, 190 milyar lirayı 19 milyon çocuğa vermiyor. Bu zihniyetin Bakanı Yusuf Tekin çıkıyor diyor ki "ben diyor okullarda yemek yapmaya kalksam yapacak personelim yok. Personel olsa yerim yok. Yemeği yapsam çocuklar yemez" diyor. Böyle bir zihniyet Türkiye'yi yönetiyor.

"Gözü körelmiş bir iktidar var"

Dün akşam bir ailemizi ziyaret ettim neredeyse haftada bir kez eğitimde şiddete maruz kalmış ya da bazen hayatını kaybetmiş kişilerle konuşuyorum. Türkiye'deki 61 bin okulun kapısında güvenlik görevlisi yok. Türkiye'de 190 bin güvenlik görevlisi var kamuda. Onlar da kuşkusuz çok kıymetli ama nüfus müdürlüğünün kapısında var. Tapu müdürlüğünün kapısında var. Boş duran spor salonunun kapısında var. Ama Türkiye'de bir numaralı korunması gereken yurttaşlar olan çocukların güvenliğini sağlamak üzere okulların kapısında bir güvenlik görevlisi yok. Bir karşılaştırma yapmamız için söylüyorum. Eğer her okulun kapısında bir güvenlik görevlisi çalışıyor olsa 32 milyar lira maliyeti var. 701 milyar affediyor. 32 milyar bu 19 milyonun güvenliği için. 190 da yemek koyun. Etti size 222 milyar. Yandaşlarından almadıkları paranın üçte biri bile değil. Yine bir kıyaslama için söylüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın güvenliği elbette çok önemlidir. Ama sadece onun bulunduğu külliyenin yıllık güvenlik maliyeti 4 milyar. Bir mekan dört milyar, bütün Türkiye 32 milyar. Bunların hepsi siyasal tercih. Bu ülkede para var. Balıkesir'deyiz. İstanbul'dan buraya gelirken Osmangazi Köprüsü'nden geçiyoruz değil mi? Anlatıyorlar. Köprüler yapmışlar, yollar yapmışlar. Osmangazi Köprüsü'nün maliyeti 1,5 milyar dolar. Bu ülke o 1,5 milyar dolara, üstelik devletin garantisiyle orayı yapmış olan kişilere 15 milyar dolar ödeyecek. Korkunç bir para. Sadece bir köprüden. Öğretmen açığı var. Ama aslında para var. Çocuklara yemek yok para var. Güvenlikçi yok. Aslında para var. Derslik yok. Türkiye'deki ilköğretimdeki çocukların yüzde 40'a yakını ikili eğitimdeler. 3,5 milyondan fazla çocuk ikili eğitimde. Çocuklar teneffüste koşarak gidip koşarak geri gelirlerse bir oksijen alabilirler iki dakika. Bunların her biri bir tercihi. Dört tane panoyu bir okul binasına asıp dört okul aynı yerde okutmayı hedefleyecek kadar gözü körelmiş bir iktidar var. O yüzden bunların hepsi siyasal tercih.

"Çocukları mutlu değilse bir toplumun o toplumun mutlu olması mümkün değildir"

CHP olarak akademisyenlerimizle, saha uzmanlarımızla ve ilçe ve il örgütlerimizle beraber partimizin iktidar programına hazırlıyoruz. 23 Mart'ta gelecek hafta sonu ön seçimde adayımızı belirleyeceğiz. Ardından da yine bahar aylarında muhtemelen mayıs ya da haziran başında parti programımız netleşecek ve biz de bütün buralardan elde ettiğimiz verilerle çalışmalar yapacağız. Bizim çocuklarımız dünyadaki tüm çocuklarla hem dost kardeş hem de rekabet edebilirler. Bizim görevimiz onları çok iyi hazırlamak. Çocukları geleceğe yönelik hazırlanan bir yurttaş olarak görmemeliyiz. Asıl kıymetli olan onların bugünü aynı zamanda. Bugün mutlu olmalılar, bugün huzurlu olmalılar, bugün sağlıklı olmalılar. Çünkü büyük Atatürk'ün söylemiyle çocuklar bizim yaşam sevincimizdir. Eğer çocukları mutlu değilse bir toplumun o toplumun mutlu olması mümkün değildir. Öğretmeni mutlu değilse o topluma mutlu olması, geleceğe güvenle bakması mümkün değildir. Eğer akademisyenleri kendini baskı altında hissediyorlar, özgürce araştıramıyorlar, özgürce konuşamıyor toplumla bir araya gelemiyorlarsa o toplumun kalkınması mümkün değildir.

"CHP olarak ciddi hazırlıklar yapıyoruz"

Büyük iktisat profesörü Recep Tayyip Erdoğan ne derse desin. Mesele sadece kendisinin kötü iktisat yönetimi değildir. Aynı zamanda bir hak, özgürlükler meselesidir. Yurttaşların bu ülkenin eşit yurttaşları olarak ki cumhuriyet bu demektir. Eşit paydaşları olarak bu ülke hakkında söz söyleyebilecekleri bir ortamı yaratmamız gerekir. Eğitim Türkiye için bir beka meselesi. Ekonomik sorunu bu tür iktisat profesörlerinden kurtulursak halledebiliriz. Büyük iktisatçı Recep Tayyip Erdoğan'ın kurtulursak değil mi? Atadığı bakan öyle söylüyor. Rasyonel siyasete geçiyoruz. Gerçekçi olmayan politikalardan gerçekçi politikalara geçiyorsunuz. Ekonomiyi halledebilirsiniz. Dış politikada sorunları azaltabilirsiniz. Birçok alanda hamle yapabilirsiniz ama eğitimde kaybettiğimiz bir günün, bir yılın onyıllara sari karşılığı var. Burada çok büyük bir ödev bizi bekliyor. CHP olarak bu alanda gerek okul öncesinde erken çocukluk eğitiminde gerek temel eğitimde, ortaöğretimde, yüksek eğitimde, meslek eğitiminde tüm alanlarda ciddi hazırlıklar yapıyoruz."

Akın: Ülkeyi yönetenler yaşanan zorlukların üstesinden gelmek zorunda

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ise çocukların beslenme soruna dikkat çekerek "Gerçekten evlatlarımız yeteri kadar gıdasını alamıyor. Hatta büyük bir gıda kriziyle karşı karşıya. Bu krizin de ötesine geçmiş noktada. Biz de bunu Balıkesir Büyükşehir Belediyesi olarak ihtiyaç sahibi olarak belirlediğimiz binlerce evladımızı 20 ilçede toplandı. Evlerine beslenme paketlerini evlerine kendimiz gönderiyoruz. Nedeni şu, insan onuru her şeyin ötesinde. Onları gidip de herkesin gözü önünde dağıtmak yerine evlerine teslim ediyoruz ki hem de haftalık olarak teslim ediyoruz. O aile babasıyla, annesiyle birlikte çocuğuna sofrasını hazırlıyor. Kahvaltısını evde yaptırıp evladını okula gönderiyor. Yapılan işte sağ elin verdiğini sol el görmüyor. En önemli konulardan bir tanesi bu. Çünkü o evlatlar yokluğu hissetmek zorunda değil" " dedi. Bu ülkeyi yönetenler işte bizler kim olursa olsun memleketimizde yaşanan zorlukların üstesinden gelmek zorundayız. Hiçbir bahaneyi de kabul etmiyoruz. Bahaneyi bu işi aynı partimizde aldığımız terbiye Gereği yıllardır hem milletvekilliğimde hem genel başkan yardımcılığı sürecimde de hep yapılan çalışmalarla örgütsel toplantılarda da gördüğümüz bahane kabul etmeden bütün evlatlarımızı yoklukla bir kenara bırakmadan yatağa aç girecek hiçbir evladın olmadığı bir Balıkesir için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"Bunu söylerken tüylerim diken diken oluyor"

Eğitimden tasarruf edilmesini eleştiren Akın, "Şimdi herkes "tasarruf tasarruf" diyor. Balıkesir'de şöyle bir şey yaşandı. Eğitimde tasarruf edilecek en en son nokta. Yıllardır hep bunu gördüm. Tasarruf etmek için en son gelinecek nokta. Burada taşımalı eğitim olan yerlerde tasarruf tedbirleri çerçevesinde evlatlarımızı taşımayı durdurdular. Biz karar aldık. Şu anda bin çocuğumuzu her gün ücretsiz okulundan evine taşıyoruz. Çünkü hakikaten o çocuklar bunu hak etmiyor. Bunu söylerken tüylerim diken diken oluyor. Tasarruf edecek başka yer mi kalmadı" dedi.

Sarı: Asıl sorun okullar içerisindeki eğitim

CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı da Balıkesir'deki eğitim sorununlarına değinerek "Balıkesir'de de çocuklarımızın okulları birleştirilen bir binada iki üç okulun hizmet gördüğü, sınıfların birleştirildiği, niteliğin her geçen gün düştüğü, taşımalı sisteme zorlanan, yurtta kalmaya zorlanan, çocukların sorunları da yerinde tespit ederek kamuoyuyla paylaşıp bu konunun en azından şu anki sistem içerisinde daha verimli bir hale getirilebilmesi için Balıkesir içerisinde özverili çalışma yürütüyoruz" dedi.

"Asıl sorun okullar içerisindeki eğitimin kalitesi ve geleceğe çocuklarımıza nitelikli bir şekilde hazırlanabilmesi" diyerek sözlerini sürdüren Sarı, şunları kaydetti:

"İktidarın bakış açısına hepimiz çok rahat bir şekilde görebiliyoruz. 20 küsur yıllık sürecin sonunda eğitimin kalitesini aslında ideolojik bir zeminde yetiştirmeye çalıştıkları yeni nesil yaratmaya çalıştıkları bir sürece şahidiz. Ama gençlerimizin bu anlamda cumhuriyetçi, demokrat, çağdaş, laik, Atatürkçü bir çizgide mücadele etmeye yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Geleceğin çağdaş Türkiye ideallerine aydınlık geleceğe bakan çocuklarımıza ışık tutacak yeni bir sistem yaratılması gerektiğinin hepimiz farkındayız. Farkında olmamız yetmiyordu. Bugün yaşadığım, şahit olduğum toplantıyla beraber farkındalıklarımızın ötesine geçip bu konuyla ilgili hazırlıklar yaptığımızı görmek, o planlamanın buralara gelmiş olması, gördüğüm kalın kalın notlar geçmiş dönemdeki hazırlanmış olan çalışmaların notları. Bu bizim partimizin ve bu kadroların önümüzdeki dönemdeki yol haritası. Bu anlamda umutla ve heyecanla iktidarın el değiştirdiği ve birikmiş olan 20 yıldan hatta çok daha öncelere dayanan sorunlarını hızlıca çözüm üretileceği günleri bekliyoruz."

Köybaşı: CHP iktidarının eğitim programı yazılıyor

CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı da eğitim alanında birçok sorun olduğunu belirterek kentte CHP yöntemindeki belediyelerin sorunlara yönelik çözümlerini dile getirdi. Köybaşı, "İyi ki Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'ni Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı kazandı. Sevgili Ahmet Akın'a yürekten teşekkür ediyoruz. Taşımalı eğitimde okula gidemeyen çocuklara okula erişmesine, eğitime erişmesine olanak sağladılar. O çocukların imam hatiplerin yurdunda tarikatlara teslim edilmesinin önüne geçtiler. Bu da çok önemli nokta. Örneğin Ayvalık Belediyemiz sadece orta öğrenimdeki öğrencilerin yemek yiyebildiği kent lokantası açtı iki tane. 30 liraya öğlen yemeği yiyor sadece ortaöğretim öğrencileri. Bunlar çok önemli. Diyanet İşleri Başkanlığı'na 130 milyar ödenek ayıran bir kafadan 30 milyar liralık bir güvenlikten tasarruf etmeye çalışan işte 20 milyar gıda parasından kısmaya çalışan bunun altında yatan eğitimden çocukları uzaklaştırmaya çalışan bir kafa var. Bunlarla mücadele hepimizin mücadelesi. Adım adım bu çalışmalarla sayın genel başkan yardımcım başkanlığında Türkiye'de bu örülüyor. CHP iktidarının eğitim programı yazılıyor. Hükümet programı yazılıyor. Sizlerin görüşleriyle bu program oluşuyor. İnanıyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında çağdaş, demokrat, laik bir Türkiye'nin örülmesi buradan geçecek" şeklinde konuştu.

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri