Chp'Li Vekiller: ''artvin'De Çevre Mücadelesi Veren Dursun Ali Koyuncu Tahliye Edilsin''

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Artvin'in Cankurtaran bölgesinde yapılmak istenen mesire alanı projesine karşı ağaçlarını korumaya çalışırken öldürülen Reşit Kibar'ın ardından çevreci Dursun Ali Koyuncu'nun tutuklanmasına ilişkin, "Doğa savunması, yaşam savunması anayasal haktır, temel yurttaşlık ödevidir. Karadenizliler ve Türkiye’nin dört bir yanında ekoloji mücadelesini büyütenler kamu için tehdit değildir; ağacı, börtü, böceği ve doğada yaşayan bütün türleriyle kamunun bizzat kendisidir. Ormanları

(TBMM) - CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Artvin'in Cankurtaran bölgesinde yapılmak istenen mesire alanı projesine karşı ağaçlarını korumaya çalışırken öldürülen Reşit Kibar'ın ardından çevreci Dursun Ali Koyuncu'nun tutuklanmasına ilişkin, "Doğa savunması, yaşam savunması anayasal haktır, temel yurttaşlık ödevidir. Karadenizliler ve Türkiye’nin dört bir yanında ekoloji mücadelesini büyütenler kamu için tehdit değildir; ağacı, börtü, böceği ve doğada yaşayan bütün türleriyle kamunun bizzat kendisidir. Ormanları ve yaşamları için direnenler; ormanı, toprağı rant kapısı olarak gören sermaye için tehdittir" dedi. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan da Koyuncu'nun tahliye edilmesi için çağrıda bulundu.

CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ve CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Artvin'de, mesire alanı projesi kapsamında ağaç kesimini engellemek isteyen köylülerin üzerine ateş açılması sonucu Reşit Kibar'ın hayatını kaybetmesi ve ardından çevreci Dursun Ali Koyuncu'nun tutuklanmasına dair açıklamalarda bulundu. CHP'li Ocaklı, Karadeniz Bölgesi'ndeki madenciliğin çevreyi tehdit ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Türkiye'de son zamanlarda yaşanan ekolojik yıkım ve yağmanın merkezine büyük oranda maden şirketleri ve bu şirketlerin faaliyetleri yerleşiyor. Türkiye'de mevcut durumda 29 ilin yüzde 67'si 4. grup madenlere ruhsatlandırılmış durumda. Türkiye genelinde maden ruhsatlarına ilişkin bu olağanüstü artış ne yazık ki ekolojik tahribat nedeniyle son 10 yılda bir dizi felakete yol açtığı gibi aynı zamanda kimyasal artıkların hızlı bir şekilde havaya, suya ve toprağa karışması sonucunda insan sağılığı üzerinde ciddi ve yaşamsal tehlikelere neden oluyor.

Bu sonuçlar; doğanın, zehirli kimyasallar ile kirlendiğini ve halen ekosistemdeki tüm canlıları tehdit edecek düzeyde zehirli atık bulunduğunu, yetişkinler için "dikkat çekici', çocuklar için ise "yüksek kanser riski" oluştuğunu göstermektedir. Üstelik çalışmayı yürüten uzmanlar bölgedeki kirliliğin ve kanser riskinin uzun yıllar boyunca devam edecek düzeyde olduğunu belirtiyor.

Maden ruhsat alanlarına bakılarak elde edilen verilerden özellikle Doğu Karadeniz'de ciddi bir halk sağılığı tehdidinin kapıda olduğu görüyoruz. TEMA Vakfı tarafından 2019 yılından bu yana çıkartılan maden sahası haritası verilerine göre, 4. grup madencilik faaliyetleri Doğu Karadeniz'de yoğunlaşıyor. 2024 yılının şubat ayı verilerine göre, Gümüşhane’nin yüzde 93’ü, Giresun’un yüzde 85’i, Rize’nin yüzde 82’si, Trabzon’un yüzde 77’si, Ordu’nun yüzde 74’ü, Artvin'in yüzde 71’i madencilik faaliyetlerine ruhsatlı durumda.

"Karadenizliler, hep bir ağızdan doğa yağmasına "istemiyoruz" diyor"

Bu tehlikeli duruma Doğu Karadeniz halkı uzun süredir çeşitli eylemlilik, etkinlik, panel ve forumlarla dikkat çekmeye çalışıyor. Ancak iktidar gerekli önlemleri almadığı gibi ruhsatlandırma, yağma faaliyetleri tüm hızıyla bir iktidar programı olarak sürdürülüyor. Bilim, halk sağlığı, hukuk bu saldırı programında yok sayılıyor. Yargı kararlarının çevresi dolaşılıyor. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında ekoloji mücadelesi, yaşam mücadelesi büyütülüyor. Maden faaliyetlerinin yoğunlaştığı Karadeniz’de, Karadeniz halkı ormanına, yaşamına, çayına, fındığına, bugününe, yarınına sahip çıkıyor.

Uzungöl'de Solaklı vadisi sakinleri HES projesine karşı bir aydır yol nöbetinde. Araklı'da Erikli yaylası maden arama çalışmalarına karşı direnişini sürdürüyor. Hayrat'ta Baltacı Deresi üzerine yapılmak istenen 5. HES'e karşı Hayyrat halkı ayakta. Arhavi ve Hopa dahil olmak üzere faaliyet alanı 10 köyü kapsayan maden projesine karşı direniş yaz aylarından bu yana devam ediyor. Ordu Perşembe Aybastı ve Korgan yaylası sakinleri maden arama çalışmalarına karşı direnişleri olumlu sonuçlandı. Giresun Dereli’de bulunan 6 köy halkı maden arama çalışmalarına karşı dün itibariyle direnişe başladı. Trabzon Beşikdüzü’nde Anbarlı Köyü Organize Sanayi Bölgesi'nin genişletilmesine karşı direniyor. Karadenizliler hep bir ağızdan doğa yağmasına "vaminon" yani "istemiyoruz" diyor.

Karadeniz halkının ve Türkiye’nin dört bir yanında çevresine, doğasına, yaşamına sahip çıkanların çağrısına yanıt verilmelidir. Eğer bu yanıt verilmezse elbetteki bölge halkının direnme hakkını kullanacaktır.''

Reşit Kibar'ın öldürülmesi...

CHP'li Ocaklı, Artvin'de, mesire alanı projesi kapsamında ağaç kesimini engellemek isteyen köylülerin üzerine ateş açılması sonucu Reşit Kibar'ın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Bahse konu ölüm olayının asli faili yakalanmış ve tutuklanmış olsa da azmettirici oldukları iddia edilen kişiler hakkında bir tahkikat başlatılmamıştır. Bu cinayet, basit bir adli vaka olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Savcılık soruşturmasında kısıtlılık kararı alınmıştır. Reşit Kibar’ın katledilmesinin ardından üç ay geçmesine rağmen soruşturmanın ne aşamada olduğu hakkında kamuoyu bilgi sahibi değildir" diye konuştu.

"Dursun Ali’nin en temel hakları görmezden gelinmiştir"

Ocaklı, Reşit Kibar'ın ölümü sonrasında çevre hakkı mücadelesi veren sakinlerinden Dursun Ali Koyuncu'nun tutuklandığını anımsattı. Ocaklı, sürece ilişkin şunları kaydetti:

"Dursun Ali Koyuncu'nun gözaltına alınma süreci, soruşturmanın yürütülme usulü ve suçlamaların içeriği baştan sona adil yargılanma ilkelerine aykırıdır. Dursun Ali Koyuncu, usule aykırı bir şekilde fiziki olarak takip edilmiş, kural olarak gece yapılması mümkün olmayan arama ve yakalama faaliyeti neticesinde saat sabaha karşı 02.30’da bulunduğu ev aranarak gözaltına alınmıştır.

Avukatlarından alınan bilgiler ışığında; gözaltına alındıktan sonra ters kelepçe takılan Dursun Ali Koyuncu, Artvin’e kadar bu şekilde götürülmüş, doktor muayenesi dahi elleri arkadan kelepçeli olarak yaklaşık on tane polisin eşliğinde yapılmıştır. İddialardan anlaşılacağı üzere Dursun Ali’nin en temel hakları görmezden gelinmiştir.

Ayrıca; Dursun Ali Koyuncu’nun ifadesi dahi soruşturmanın yürütüldüğü Hopa’da alınmamış olduğu; hukuka aykırı savcılık talimatı ile gönderildiği Artvin ilinde SEGBİS aracılığı ile ifade vermeye zorlandığı bilinmektedir. Sulh Ceza Hakimliği sorgusu da SEGBİS aracılığı ile bu şartlar altında yapılmış; savunma hakkı alenen ihlal edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine avukatları soruşturma işlemlerini yapan Cumhuriyet Savcısı hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikayette bulunmuştur.

"Doğa savunması, yaşam savunması anayasal haktır"

Dursun Ali Koyuncu’nun tutuklu olmasının sebebi, bölgedeki orman katliamına dikkat çekmesi, bu katliamda sorumlu olduğunu düşündüğü kişilerle mücadele etmeye çalışmasından kaynaklanmaktadır. Bu sorumluluklara işaret edilmesi, orman katliamına, ağaç kesimi için ormanlara girilmesine izin vermeyeceklerinin ifade edilmesi, sorumluların hesap vereceklerinin ifade edilmesi "halkı kin ve düşmanlığa tahrik', Orman İşletme Müdürlüğünün ve Kaymakamın sorumluluğuna işaret etmek "hakaret', ağaç kesimine halkın izin vermeyeceğini söylemek "tehdit', görevi yapmayı engelleme, Cankurtaranların ağaç kesimini engellemek üzere yan yana gelmesi, demokratik hak kullanımı için çağrı yapması "kamu güvenliğini tehlikeye atmak" olarak değerlendirilebilmektedir.

Doğa savunması, yaşam savunması anayasal haktır, temel yurttaşlık ödevidir. Çifteköprülüler, Artvinliler, Karadenizliler ve Türkiye’nin dört bir yanında ekoloji mücadelesini büyütenler kamu için tehdit değildir; ağacı, börtü, böceği ve doğada yaşayan bütün türleriyle kamunun bizzat kendisidir. Ormanları ve yaşamları için direnenler; ormanı, toprağı rant kapısı olarak gören sermaye için tehdittir."

"Dursun Ali Koyuncu tahliye edilsin"

CHP'li Uğur Bayraktutan da Dursun Ali Koyuncu'nun 83 gündür tutuklu olduğunu belirterek, "Dursun Ali Koyuncu kaçma şüphesi olmayan, onu bulunduğu yerden kovsanız dahi asla ayrılmayacak bir arkadaşımızdır. Suçlamaların soyutun olduğu aşikardır. Dursun Ali Koyuncu, Reşit Kibar'ın ölümünün ardından yaptığı açıklamalar birilerini rahatsız etmiş ve kapalı kapılar ardından alınan kararla tutuklanmıştır. Dursun Ali Koyuncu'ya bir an önce tahliye kararı verin" dedi.

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri