Chp Genel Başkan Yardımcısı Taşcıer, Genel-iş Başkanı Remzi Çalışkan’ı Cezaevinde Ziyaret Etti

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Şengel Taşcıer, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanan Genel-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ı Ankara Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. Taşcıer, “Fetullah Gülen öldü ama fikirleri iktidarda. Bugün AK Parti’nin yapmaya çalıştığı toplumsal muhalefeti susturmak. Zannetmeyin ki sadece emekten, emekçiden yana mücadelesiyle bilinen Remzi Çalışkan bugün tutuklu. Bugün tutuklu olan emek mücadelesini veren milyonlarca emekçinin mücadelesi

(ANKARA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Şengel Taşcıer, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanan Genel-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ı Ankara Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. Taşcıer, “Fetullah Gülen öldü ama fikirleri iktidarda. Bugün AK Parti’nin yapmaya çalıştığı toplumsal muhalefeti susturmak. Zannetmeyin ki sadece emekten, emekçiden yana mücadelesiyle bilinen Remzi Çalışkan bugün tutuklu. Bugün tutuklu olan emek mücadelesini veren milyonlarca emekçinin mücadelesidir. Sendikacılık suç değildir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Şengel Taşcıer, terör örgütü üyeliği gerekçesiyle tutuklanan Genel-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ı Ankara Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaretten sonra konuya ilişkin açıklama yapan Taşcıer şunları kaydetti:

“DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ı tutuklu olarak bulunduğu Sincan Cezaevi’nde ziyaret ettik. Öncelikle morali gayet iyi ve toplumsal muhalefeti sürdüren, emekten yana, haklıdan yana, doğrudan yana olan tüm mücadele arkadaşlarına selamları var. 21 yıllık Ak Parti iktidarı boyunca gördüğümüz ve son dönemlerde giderek artan siyasetçilerin, sendikacıların, sanatçıların bir şafak operasyonu ile evlerinden adeta baskın yapılarak alındığı bir dönemden geçiyoruz.

"FETÖ taktiklerinden bu yapılanları biliyoruz"

Toplumsal muhalefeti susturma amacıyla yapılan bu uygulamayı biz FETÖ taktiklerinden çok iyi biliyoruz. Buradaki amaç uzlaşı yerine ayrıştırmayı, adalet yerine keyfiliği, hakikat yerine yalanı gerçek kılmaya çalışan bir siyasi mühendisliktir. Amaç toplumsal muhalefeti susturmaktır. Ve biz yine FETÖ taktiklerinden bu yapılanları biliyoruz hem de 12 Eylül darbeci zihniyetin kalıntılarının hâlâ devam ettirildiği bir süreci tekrar yaşıyoruz. Hepinizin bildiği gibi Devrimci İşçi Sendikası sadece 12 Eylül döneminde böyle bir müdahaleyle karşı karşıya kalmıştı. Aradan geçen yaklaşık 45 yıl, yani yarım asır gibi bir süreden sonra DİSK aynı o darbe dönemlerinin yaşatıldığı gibi bir süreçle karşı karşıya. Ve ilk defa 12 Eylül’den sonra en üst düzey yöneticileri bugün tutuklama kararıyla karşı karşıya. Peki ne oldu da Remzi Çalışkan’a tutuklama talep edildi? 2010 yılında hakkında bir soruşturma açılıyor ve 9 yıl boyunca hakkında teknik takip yapılıyor. 9 yılın sonunda 2019’da hiçbir suç unsuru bulunmadığı için teknik takip sonlandırılıyor.

"Suç unsuru bulunamadı dedikleri dava tekrar açılıyor"

Remzi Çalışkan’a bir yazı gönderiliyor. Yazıda diyor ki, ‘hakkınızda biz 9 yıldır teknik takip yapıyorduk. Ama hiçbir suç unsuruna rastlamadık. Bu nedenle teknik takibi sonlandırıyoruz ve sizin bu süreçteki tüm kayıtlarınızı imha ediyoruz.’ Aradan 3 yıl geçiyor, aynı gerekçeyle 2022 yılında ‘suç unsuru bulunamadı’ dedikleri dava tekrar açılıyor. Bu süre içerisinde Remzi Başkan bakanlar ile görüşüyor, il-il dolaşıyor, defalarca yurt dışına gidip geliyor, görevine devam ediyor. Ve 2022 yılında aynı suçtan tekrar soruşturma açılınca kendisi bizzat savcıya gidiyor ve diyor ki ‘ben ifade vermek istiyorum.’ Savcı ifade vermesini kabul etmiyor. Bugün geldiğimiz noktada bir gün önce yurt dışından gelen ve şafak operasyonu ile evinden alındığı gün Çalışma Bakanı ile randevusu olan DİSK Genel İş Başkanı bugün içeride tutuklu. Kendisine gözaltında olduğunda 3 tane soru soruluyor. Bir tanesi sendikanın mali işlerinden sorumlu kişinin kendisine gönderdiği para transferleri. Bu transferler zaten sendikacılık faaliyeti nedeniyle gittiği konaklamalar ve ulaşım bedeli. İkinci soru, geçtiğimiz günlerde AK Partiyi eleştiren bir sergiyle ilgili yaptığı paylaşım. ‘Bu paylaşımı siz mi yaptınız’ diye soruyor. Üçüncü soru olarak da siyasi tutuklu olan eşinin erkek kardeşine hapishanede miktarı kısıtlı olan ödemeyi kendisinin yapıp yapmadığı soruluyor. Tabii ki eşinin kardeşi, bu parayı kendisinin gönderdiğini söylüyor. Ve avukatların bize ilettiği sendikacılıkla ilgili yaptığı paylaşımlar da suç unsuru olarak ortaya konuluyor. Ve birde yine bir FETÖ taktiği olan gizli tanık ortaya çıkıyor. Gizli tanık diyor ki, ‘2014 yılında Remzi Çalışkan, bir ay boyunca Kandil’e gitti ve orada eğitim aldı’. Gerçekten akıl tutulması. Gizli tanığın bahsettiği tarih Remzi Çalışkan’ın zaten devlet tarafından bizzat takip edildiği tarih. Ve elinde pasaport kaydı var. ‘Evet, Kuzey Irak’a gittim’ diyor çünkü Lübnan, Suriye, Kuzey Irak aynı sendikacılık faaliyetleri yaptığı bir etkinlik nedeniyle davet ediliyor, gidiyor etkinliğe katılıyor ve iki gün sonra geri dönüyor. Pasaport kayıtları var, 30 gün giriş çıkış yok, devlet takip etmiş ve üstüne üstlük bu soruşturmalar bittikten sonra devlet, Remzi Çalışkan’a, Ankara Valiliği aracılığıyla diyor ki ‘Terör örgütlerinin hedefindesiniz, size koruma verelim.’ Böyle bir akıl tutulması.

"Fetullah Gülen öldü ama fikirleri iktidarda"

Hep söylediğim bir şey var Fetullah Gülen öldü ama fikirleri iktidarda. Bugün AK Parti’nin yapmaya çalıştığı toplumsal muhalefeti susturmak. Zannetmeyin ki sadece emekten, emekçiden yana mücadelesiyle bilinen Remzi Çalışkan bugün tutuklu. Bugün tutuklu olan emek mücadelesini veren milyonlarca emekçinin mücadelesidir. Sendikacılık suç değildir ve Remzi Çalışkan özgürlüğüne kavuşana kadar bu haksız hukuksuz yargının sopa olarak kullanıldığı bu düzen normalleşene kadar, biz onların yanındayız. “

Anka Haber Ajansı

Gündem Haberleri