HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: UĞUR DEMİRCİ
(TBMM) - CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı mesajında, “23 Nisan'da maalesef çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz. Çocukları koruyamıyoruz, onları sağlıklı büyütemiyoruz, yaşatamıyoruz. Son günlerdeki doğum tartışmalarına atfen de söylemek istiyorum: Çocukları önce yaşatalım, ondan sonra nasıl doğacaklarına karar verelim” dedi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, ANKA Haber Ajansı’na 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı mesajını paylaştı. Kaya, şunları söyledi:
“23 Nisan mesajına biz TÜİK’in ‘Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu 2024’ araştırmasıyla bakalım. Türkiye'de 0-17 yaş arası 21 milyon çocuğumuz var. Bu veri diyor ki ‘15 yaşın altındaki çocukların yüzde 23’ü et, tavuk, balık yemiyor.’ Birçoğu balığın tadını dahi bilmiyor. 4,4 milyon çocuk için et, tavuk ve balık bu ülkede maalesef lüks haline geldi. Ülkenin yanlış ekonomi politikaları maalesef çocukları açlığa, yoksulluğa, çocuk yaşta çalışmaya mahkum etti. Öyle ki evinde açlık, yoksulluk, geçim derdini gören, hisseden çocuk çalışmaya başlıyor. Çalışmaktan başka bir çare göremiyor. İşte geçtiğimiz hafta 14 yaşında bir çocuk plastik fabrikasında çalışırken kolunu makineye kaptırdı ve hayatını kaybetti.
“15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılımı yüzde 25”
Hane halkının yüzde 10’unda çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle yeni bir giysi alamıyor maalesef. Her 10 çocuktan biri, yeni giysiye erişemiyor. Maddi yetersizlikler nedeniyle yüzde 10’u bir kez, bir öğün taze sebze veya meyve tüketemiyor. Bunların hepsi TÜİK verileri. Bizim kendi kafamıza göre konuştuğumuz tahmini rakamlar değil bunlar. Yine maddi yetersizlikler nedeniyle evinden hiç olsun bir hafta uzakta tatil yapamıyor çocuklar. Bu çocukların oranı ise yüzde 22. Yine 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılımı yüzde 25. Bu oran erkek çocuklar için yüzde 35, kız çocuklar için ise yüzde 13. İşte geçen hafta küçük Abdurrahman, 14 yaşında plastik fabrikasında kolunu makineye kaptırdı ve hayatını kaybetti. Son günlerdeki doğum tartışmalarına atfen de söylemek istiyorum: Çocukları önce yaşatalım, ondan sonra nasıl doğacaklarına karar verelim.
“Bu çocuklar okulda değilse neredeler”
Yine beş yaşındaki çocukların TÜİK raporlarına göre, net okullaşma oranı yüzde 84,3. 14 yaş aralığında, yaş ilerledikçe çocuklar okul dışında kalıyor, eğitim dışında kalıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu çocuklar nerede, ne yapıyor, neden eğitimde değil diye ne ilçe milli eğitim müdürlükleri, ne il milli eğitim müdürlükleri, hiçbir şekilde, hiçbir araştırma, çalışma yapmıyorlar. 14-17 yaş aralığında her 11 erkek çocuktan biri, her 12 kız çocuktan biri okul dışında kalıyor. Buradan MEB’e soruyorum ben: Bu çocuklar nerede? Neden okulda değiller? Okulda değillerse neredeler? 0-18 yaş aralığı çocuk ve onların nerede olduğunu bilmek, onların güvenli yaşamını sağlamak bu devletin güvencesi altında olmalı. Onların hayatı bu devletin güvencesi altında olmalı.
“23 Nisan'da çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz”
Çocukları yoksulluktan kurtaramadığımız gibi, onların en temel gereksinimlerini dahi karşılayamıyoruz maalesef. 23 Nisan'da maalesef çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz. Çocukları koruyamıyoruz, onları sağlıklı büyütemiyoruz, yaşatamıyoruz. Son 15 gün içinde en temel hak olan aşı hakkı, temel koruyucu sağlık hizmeti olan aşı hakkından yararlanamayan iki çocuğumuzu biz menenjitten kaybettik. Menenjit aşısı istiyoruz. Bu temel sağlık hakkıdır. Narin'i kaybettik biz bu ülkede. Halen kimin, nerede, ne zaman, nasıl, neden, niçin katlettiğini bilmiyoruz. 19’uncu günün sonunda ancak bulabildikleri ve tüm delillerin bile isteye demek istemiyorum ama maalesef göz göre göre tüm delillerin karartıldığı süreçten sonra 19’uncu günün sonunda cansız bedenine ulaşıldı. Herkes biliyordu ki bu saatten sonra hiçbir şekilde, hiçbir kanıta, hiçbir adli tıp kanıtına ulaşılamayacak ve nihayetinde kimin, ne zaman, nerede, niçin öldürdüğü, katlettiği belli değil Narin yavrumuzu.
“Çocukları yaşatamıyoruz ki sıra onları güldürmeye gelsin”
Yine geçen hafta ailesiyle birlikte Adana'da mevsimlik tarım işçiliği yapan, çadırda yaşamak zorunda kalan yedi yaşındaki Cumali'nin cansız bedeni bulundu. Bu iktidarın buna kafa yorması gerekir. Hani biz Meclis’ten geçirdik. Bu tarım işçilerine yönelik okul çalışması, sağlıklı barınaklar yapılacaktı, onların eğitimleri sekteye uğramayacaktı, onların eğitiminin sürekliliği sağlanacaktı. Meclis’ten geçiyor ama lafta kalıyor. Hiçbir uygulama yok. Öyle olsaydı bugün Cumali yaşıyor olurdu ailesiyle. Dolayısıyla çocukları yaşatamıyoruz ki sıra onları güldürmeye gelsin. Onlara öncelikle güvenli yaşam alanları hazırlıyor olmamız gerekiyor.”
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı mesajında, “23 Nisan'da maalesef çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz. Çocukları koruyamıyoruz, onları sağlıklı büyütemiyoruz, yaşatamıyoruz. Son günlerdeki doğum tartışmalarına atfen de söylemek istiyorum: Çocukları önce yaşatalım, ondan sonra nasıl doğacaklarına karar verelim” dedi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, ANKA Haber Ajansı’na 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı mesajını paylaştı. Kaya, şunları söyledi:
“23 Nisan mesajına biz TÜİK’in ‘Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu 2024’ araştırmasıyla bakalım. Türkiye'de 0-17 yaş arası 21 milyon çocuğumuz var. Bu veri diyor ki ‘15 yaşın altındaki çocukların yüzde 23’ü et, tavuk, balık yemiyor.’ Birçoğu balığın tadını dahi bilmiyor. 4,4 milyon çocuk için et, tavuk ve balık bu ülkede maalesef lüks haline geldi. Ülkenin yanlış ekonomi politikaları maalesef çocukları açlığa, yoksulluğa, çocuk yaşta çalışmaya mahkum etti. Öyle ki evinde açlık, yoksulluk, geçim derdini gören, hisseden çocuk çalışmaya başlıyor. Çalışmaktan başka bir çare göremiyor. İşte geçtiğimiz hafta 14 yaşında bir çocuk plastik fabrikasında çalışırken kolunu makineye kaptırdı ve hayatını kaybetti.
“15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılımı yüzde 25”
Hane halkının yüzde 10’unda çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle yeni bir giysi alamıyor maalesef. Her 10 çocuktan biri, yeni giysiye erişemiyor. Maddi yetersizlikler nedeniyle yüzde 10’u bir kez, bir öğün taze sebze veya meyve tüketemiyor. Bunların hepsi TÜİK verileri. Bizim kendi kafamıza göre konuştuğumuz tahmini rakamlar değil bunlar. Yine maddi yetersizlikler nedeniyle evinden hiç olsun bir hafta uzakta tatil yapamıyor çocuklar. Bu çocukların oranı ise yüzde 22. Yine 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılımı yüzde 25. Bu oran erkek çocuklar için yüzde 35, kız çocuklar için ise yüzde 13. İşte geçen hafta küçük Abdurrahman, 14 yaşında plastik fabrikasında kolunu makineye kaptırdı ve hayatını kaybetti. Son günlerdeki doğum tartışmalarına atfen de söylemek istiyorum: Çocukları önce yaşatalım, ondan sonra nasıl doğacaklarına karar verelim.
“Bu çocuklar okulda değilse neredeler”
Yine beş yaşındaki çocukların TÜİK raporlarına göre, net okullaşma oranı yüzde 84,3. 14 yaş aralığında, yaş ilerledikçe çocuklar okul dışında kalıyor, eğitim dışında kalıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu çocuklar nerede, ne yapıyor, neden eğitimde değil diye ne ilçe milli eğitim müdürlükleri, ne il milli eğitim müdürlükleri, hiçbir şekilde, hiçbir araştırma, çalışma yapmıyorlar. 14-17 yaş aralığında her 11 erkek çocuktan biri, her 12 kız çocuktan biri okul dışında kalıyor. Buradan MEB’e soruyorum ben: Bu çocuklar nerede? Neden okulda değiller? Okulda değillerse neredeler? 0-18 yaş aralığı çocuk ve onların nerede olduğunu bilmek, onların güvenli yaşamını sağlamak bu devletin güvencesi altında olmalı. Onların hayatı bu devletin güvencesi altında olmalı.
“23 Nisan'da çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz”
Çocukları yoksulluktan kurtaramadığımız gibi, onların en temel gereksinimlerini dahi karşılayamıyoruz maalesef. 23 Nisan'da maalesef çocuklara yaşatılan yoksulluğu, çocuk işçiliğini konuşmak zorunda kalıyoruz. Çocukları koruyamıyoruz, onları sağlıklı büyütemiyoruz, yaşatamıyoruz. Son 15 gün içinde en temel hak olan aşı hakkı, temel koruyucu sağlık hizmeti olan aşı hakkından yararlanamayan iki çocuğumuzu biz menenjitten kaybettik. Menenjit aşısı istiyoruz. Bu temel sağlık hakkıdır. Narin'i kaybettik biz bu ülkede. Halen kimin, nerede, ne zaman, nasıl, neden, niçin katlettiğini bilmiyoruz. 19’uncu günün sonunda ancak bulabildikleri ve tüm delillerin bile isteye demek istemiyorum ama maalesef göz göre göre tüm delillerin karartıldığı süreçten sonra 19’uncu günün sonunda cansız bedenine ulaşıldı. Herkes biliyordu ki bu saatten sonra hiçbir şekilde, hiçbir kanıta, hiçbir adli tıp kanıtına ulaşılamayacak ve nihayetinde kimin, ne zaman, nerede, niçin öldürdüğü, katlettiği belli değil Narin yavrumuzu.
“Çocukları yaşatamıyoruz ki sıra onları güldürmeye gelsin”
Yine geçen hafta ailesiyle birlikte Adana'da mevsimlik tarım işçiliği yapan, çadırda yaşamak zorunda kalan yedi yaşındaki Cumali'nin cansız bedeni bulundu. Bu iktidarın buna kafa yorması gerekir. Hani biz Meclis’ten geçirdik. Bu tarım işçilerine yönelik okul çalışması, sağlıklı barınaklar yapılacaktı, onların eğitimleri sekteye uğramayacaktı, onların eğitiminin sürekliliği sağlanacaktı. Meclis’ten geçiyor ama lafta kalıyor. Hiçbir uygulama yok. Öyle olsaydı bugün Cumali yaşıyor olurdu ailesiyle. Dolayısıyla çocukları yaşatamıyoruz ki sıra onları güldürmeye gelsin. Onlara öncelikle güvenli yaşam alanları hazırlıyor olmamız gerekiyor.”
Anka Haber Ajansı