Tülay Hatimoğulları: “İkinci Kritik Eşiği Aşacak Olan Zeminin Oluşturulması İktidara Ve Devlete Düşmektedir”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kritik eşik aşıldı” sözlerini hatırlatarak “Bu süreç açısından baktığımızda birinci kritik eşik aşılmıştır ancak ikinci kritik eşiği aşması gereken iktidardır, devlettir ve bu çağrının bir toplumsal karşılığının olabilmesi için hayata geçebilmesi için ikinci kritik eşiği aşacak olan zeminin oluşturulması iktidara ve devlete düşmektedir ve biz de bu ikinci eşiğin aşılmasını dört gözle beklemekteyiz” dedi. Hatimoğulları, Ke
(TBMM) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kritik eşik aşıldı” sözlerini hatırlatarak “Bu süreç açısından baktığımızda birinci kritik eşik aşılmıştır ancak ikinci kritik eşiği aşması gereken iktidardır, devlettir ve bu çağrının bir toplumsal karşılığının olabilmesi için hayata geçebilmesi için ikinci kritik eşiği aşacak olan zeminin oluşturulması iktidara ve devlete düşmektedir ve biz de bu ikinci eşiğin aşılmasını dört gözle beklemekteyiz” dedi. Hatimoğulları, Kent Uzlaşısı’nnı kriminalleştirilmeseye çalışıldığını belirterek "Kent Uzlaşısı’na suç demek Kürt düşmanlığıdır. Kürt İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de kendini temsil edemez demektir" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Barış ve demokrasi umutlarının yeşerdiği bir Nevroz yaşadık, diğer yanda bu Nevroz’u halka yönelik baskıların arttığı ve halk iradesinin tanınmadığı bir dönemde gerçekleştirdik” dedi.
“Nevroz meydanındaki halklarımızın mesajını iktidar çok iyi okumalıdır”
Nevruz’da milyonların terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve özgür çalışma ortamının sağlanmasını talep ettiğini söyleyen Hatimoğulları, "İktidar Nevroz alanlarından yükselen milyonlarca insanın sesini duymalıdır, talebe kulak vermelidir. Halklarımızın mesajını iktidar çok iyi okumalıdır, anlamalıdır. Milyonlarca insanın tek vücut olduğu barış talebini hiç kimse görmezden gelemez, inkar edemez, oyalama siyasetine başvuramaz. Meydanlardan yükselen barışın sesine her kim kulağını kapatırsa şunu bilsin ki çok büyük kaybeder” diye konuştu.
Hatimoğulları, şunları kaydetti:
“Öcalan’ın çağrısının örgütü tarafından harekete geçilebilmesi için ve kongrenin toplanabilmesi için acil bir şekilde güvenli bir zeminin oluşturulması lazım. Bunlar Sayın Öcalan'la oluşturulabilecek bir diyalogla çözülür. Sayın Öcalan'ın özgür çalışma koşullarının oluşturulması ile yol alınabilir. Sayın Erdoğan şunu söylemişti ‘kritik bir eşik aşıldı’ demişti. Bu süreç açısından baktığımızda birinci kritik eşik aşılmıştır ancak ikinci kritik eşiği aşması gereken iktidardır, devlettir ve bu çağrının bir toplumsal karşılığının olabilmesi için hayata geçebilmesi için ikinci kritik eşiği aşacak olan zeminin oluşturulması iktidara ve devlete düşmektedir ve biz de bu ikinci eşiğin aşılmasını dört gözle beklemekteyiz. Bu eşiğin aşılması zor değildir. Bu eşik ortak bir akılla, toplumsal barış mantığıyla ve antidemokratik uygulamaları bırakarak demokratik zemini güçlendirerek pekala aşılabilir. Bizlerin en büyük beklentisi bu ikinci eşiğin aşılmasıdır.”
“İktidar ne hukuk ne meşruiyet arıyor, elindeki yargı sopasıyla her yere saldırıyor”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan sürece değinen Hatimoğulları, “İBB’ye bir operasyon gerçekleşti ve akabinde bir sürü insan tutuklandı. İktidar ne hukuk ne meşruiyet arıyor. Elindeki yargı sopasıyla her yere saldırıyor. Önce İmamoğlu'nu rehin aldılar, sonra İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu'nu ve yönetimini görevden aldılar. Sonra yüzlerce öğrenci, hakkını arayan itiraz eden çok sayıda insan gözaltına alındı. Hala gözaltılar devam ediyor. Dün de protestoları takip etmek üzere aslında kamusal bir görevi icra eden basın emekçilerine ulusal ve uluslararası ajanslara bağlı çok sayıda basın emekçisi gözaltına alındı. Yine İstanbul İzmir Ankara, Adana başta dolmak üzere birçok kentte şafak operasyonu yapıldı ve gözaltılar gerçekleştirildi” diye konuştu.
“Toplum korksun diye şiddet görüntüleri bilerek servis edildi”
Hatimoğulları, protestolarda kolluk kuvvetinin şiddet uyguladığını söyleyerek şunlarını ifade etti:
“Demokratik protesto hakkını kullanan insanlara ağır şiddet uygulanıyor. Polisler demokratik hakkını kullanan gençlere gözaltı uygularken yoğun şiddetle karşı karşıya kaldı bu insanlar adeta sokaklarda insanlara işkence edildi bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu işkence görüntüleri ve polis şiddeti yine kendi kaynaklarınca basına servis edildi. Çünkü toplum korksun ve bir daha kimsede demokratik hakkını kullanıp çıkmasın diye işe yaradı mı? Yaramadı, polis, devlet ve iktidar şiddetini arttırdıkça Saraçhane’den tutalım da Türkiye'nin dört bir yanında kitlelerin daha büyük katılımla demokratik itiraz hakkını kullandığını gördük.
“AKP seçmeni bile bu uygulamaları asla adil görmemektedir, haksız bulmaktadır”
Buradan iktidara seslenmek istiyoruz, ‘Ey iktidar bu nasıl bir korkudur ki nasıl bir akıl tutulmasıdır ki böyle bir operasyonu ve böyle bir şiddet sarmalı hayata geçirdiniz? Türkiye haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşıdır. AKP seçmeni bile bu uygulamaları asla adil görmemektedir, haksız bulmaktadır. Bütün Türkiye ayakta, herkesi mi tutuklayacaksınız? Böyle mi yöneteceksiniz bu ülkeyi, böyle mi barış getireceksiniz? Bu şiddeti ve saldırıyı bir an önce durdurun. Bu ağır tahriklerde bulunan, yurttaşa şiddet gösteren kamu görevlileri tek tek tespit edilmelidir, haklarında gerekli yargı işlemleri acilen başlatılmalıdır. İmamoğlu ve İstanbul Barosu’na yapılan bu siyasi operasyonu asla kabul etmiyoruz. DEM Parti olarak da en ağır şekilde kınadığımızı bir kez daha altını çizmek istiyorum.”
“Kadınlara yönelik cinsiyetçi hakaretleri asla kabul etmiyoruz”
Ayrıca eylemlerde kadınlara cinsiyetçi hakaretlerin edildiğini belirten Hatimoğulları, "Her fırsatta kadınlara dönük cinsiyetçi söylemler hakaretlerle ortaya çıkıyorlar. Önce Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a yapılmıştı. Bu uygulamalar ve hakaretler, şimdi Ekrem İmamoğlu'nun eşi sevgili Dilek İmamoğlu'na bu cinsiyetçi küfürler ve hakaretler yapılıyor. Aynı şekilde Erdoğan'ın annesine yapılıyor. Biz kadınlar bunu asla kabul etmeyiz. Kim ne şekilde yapıyor olursa olsun, kadınlara yönelik cinsiyetçi küfürleri, cinsiyetçi hakaretleri asla kabul etmiyoruz ve DEM Parti başta Kadın Meclisi'miz olmak üzere bunu kabul etmiyoruz karşısındayız, kadınlarla dayanışma içerisindeyiz” dedi.
“Kent Uzlaşısı’nden suç çıkarmaya çalışan savcı veya iktidar çok büyük yanılacaktır”
Hatimoğulları, Kent Uzlaşısının kriminalleştirilmeye çalışıldığını belirterek, “Kent Uzlaşısı’nden suç çıkarmaya çalışan savcı veya iktidar emin olun ki çok büyük yanılacaktır ve sanırım bunlar Zeki Alasya'nın "Yasaklar Kabare'sini izlemişler ama yanlış sonuçlar çıkarmışlar" diye konuştu.
“Kentin dinamiklerinden uzaklaşmak yasak, uzlaşı yasak ama kavga serbesttir. Bu iktidar Kent Uzlaşısı’na operasyon çekerek bunu söylüyor” diyen Hatimoğulları, yasakçı zihniyeti bir kez daha gördüklerini söyledi.
“Kent Uzlaşısı’na suç demek Kürt düşmanlığıdır”
Hatimoğulları, iktidara seslenerek şöyle konuştu:
"Siz bu Kent Uzlaşısı’nı suç olarak gören bir anlayışla nasıl bir Türkiye uzlaşısı sağlamayı düşünüyorsunuz acaba? Kent Uzlaşısı’na suç demek Kürt düşmanlığıdır. Aynı zamanda Kürt İstanbul'da kendini temsil edemez demektir, Ankara'da, İzmir'de kendini temsil edemez demektir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Aynı zamanda daha önce partimize eş genel başkan yardımcılığı da yapmış olan kimliği ve çalışmaları herkesçe bilinen birçok parti ve kuruluşa araştırmalarda yapan son derece yakından tanınan Azad Barış'a dönük operasyları asla kabul etmiyoruz. 7/24 yandaş medya Azad Barış üzerinden yalancı senaryolar üreterek toplumu yanıltmaya kalkışıyorlar. Bu girişim barış, diyalog ve müzakere sürecini sabote etmektedir. Çözüm karşıtı savcılara da, siyasetçilere de buradan ekmek çıkmaz. Kent Uzlaşısı büyük bir demokrasi pratiğidir, bir zihniyettir kişilere mal edilemeyecek kadar toplumsaldır, büyüktür, önemlidir.”
Anka Haber Ajansı