Özgür Özel: “Ey Recep Tayyip Erdoğan, Ey Devlet Bahçeli, Ey Cumhur İttifakı. Gebze’yi Duy. Ya Geçim, Ya Seçim”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gebze’de “Geçinemiyoruz” sloganıyla düzenlenen Emek Mitingi’nde konuştu. Özel, “Biri çıkmış ‘Önümüzde dört yıl seçimsiz bir dönem’. Biri çıkmış ‘Erken seçim istemek hainliktir’. Bakın, buradan bu meydandan önce şu sesi duyun. 'Geçinemiyoruz.' Size uyarım şudur. Geçim olmazsa seçim olur. Ey Recep Tayyip Erdoğan, ey Devlet Bahçeli, ey Cumhur İttifakı. Gebze’yi duy. Ya geçim, ya seçim. Eğer hakkınızı vermezlerse, asgari ücrete zam vermezlerse, emekli maaşını artırmazlarsa, sesiniz
(KOCAELİ) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gebze’de “Geçinemiyoruz” sloganıyla düzenlenen Emek Mitingi’nde konuştu. Özel, “Biri çıkmış ‘Önümüzde dört yıl seçimsiz bir dönem’. Biri çıkmış ‘Erken seçim istemek hainliktir’. Bakın, buradan bu meydandan önce şu sesi duyun. "Geçinemiyoruz." Size uyarım şudur. Geçim olmazsa seçim olur. Ey Recep Tayyip Erdoğan, ey Devlet Bahçeli, ey Cumhur İttifakı. Gebze’yi duy. Ya geçim, ya seçim. Eğer hakkınızı vermezlerse, asgari ücrete zam vermezlerse, emekli maaşını artırmazlarsa, sesinizi duymazlarsa, mücadeleye var mıyız? Hakkınızı söke söke almaya var mıyız? Eğer geçim yoksa seçim var” dedi.
CHP, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde “Geçinemiyoruz” sloganıyla Emek Mitingi düzenledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Emek Mitingi’nde şöyle konuştu:
“Sokaklar bizimdir, meydanlar bizimdir”
“Yerel seçimlerden bu yana Türkiye’de bir dizi miting yaparak, sesini duyuramayanların sesi olmaya, onların sesini duyurmaya gayret ediyoruz. Eğitim mitingi yaptık, emekli mitingi yaptık, çay mitingi yaptık, buğday mitingi yaptık. Ama her seferinde uyardık. Temmuz geliyor. Hayat pahalılığı var. Enflasyon eziyor. Asgari ücrete ve emekli ücretlerine hem enflasyon zammını, hem refah payını vermek, emekçinin hakkını vermek, vergide adaleti sağlamak, kuşa dönmüş maaşları artan vergi kademelerine kurban etmemek ama özellikle asgari ücrete enflasyonu ve refah payını vermek zorundasınız. Bunu yapmazsanız biz bu sesi duyarız. Meydanlara çıkarız dedik. Dinlemediler. Sokaklar bizimdir, meydanlar bizimdir. Oğlu babasına sorar, der ki ‘Baba yoksulluk kaç gün sürer?’ Babası der ki ‘40 gün oğlum’. 40 gün sonra geçer. Der ki çocuk, ‘40 gün sonra zengin mi olacağız?’ Baba der ki ‘Hayır oğlum, 40 gün sonra alışacağız’. İşte yoksulluğa, enflasyon karşısında ezilmeye, işte güvencesizliğe alışın diyorlar. Alışmayacağız. Alışmayacağız.
“Türkiye’nin en zengin yüzde 20’si, 32 bin dolar milli gelirle geçiniyor”
Bugün ülkede gelir adaletsizliği en üst noktaya çıktı. Bugün Türkiye’de en zengin yüzde 20, bütün paranın, bütün varlıkların yüzde 81’ini alıyor. Ama en yoksul yüzde 20 sadece yüzde 0,5’ini alıyor. Yani birileri yüzde 81’i alırken, bizler, sizler yüzde 1’i bile alamıyoruz. Ama işine gelince dedelerimiz Çanakkale’de koyun koyuna yatıyor. İşine gelince hepimiz aynı gemideyiz. İşine gelince birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bugünlerde, kardeşim savaşta, askerde, emekte bu insanlar var. Ama bölüşürken bu insanlar yok. Yazıklar olsun bu düzene. Türkiye’nin en zengin yüzde 20’si, 32 bin dolar milli gelirle geçiniyor ama en yoksul yüzde 20’si 3 bin 600 dolar gelirle geçiniyor. Böyle bir ülke, böyle bir anlayış, böyle bir birliktelik olamaz. En tepedekiler ülkelerinde İspanya, İtalya’yı, hatta en üsttekiler İsveç ve Danimarka’yı yaşarken, bu insanlara Lübnan, Venezuela, Çad, Yemen’deki milli geliri layık görenlere, orada oturun, durun ve bekleyin diyenlere şunu söylüyoruz, hakkımızı almadan durmayacağız. Söke söke alacağız.
“Türkiye’de verilen emekli maaşının yabancı dillere tercümesi yok”
Şimdi bu meydanda geçinemeyen herkes var. Herkesin sesini hep birlikte duyurmaya geldi sıra. Eğer herkes, herkesin sesini duyar ve hep birlikte sesi yükseltirse, hep birlikte başarmamızın önünde engel yok. Herkese geleceğiz. Her derdi söyleyeceğiz ama öncelikle yıllarca emek vermiş, çalışmış, alın teri dökmüş, göz nuru dökmüş, dirsek çürütmüş, emekli olmuş insanlarımızı bugün dünyanın en düşük emekli maaşlarına muhatap ediyorlar. Bugün Türkiye’de AKP geldiğinde 1,5 asgari ücret düzeyinde olan en düşük emekli maaşı bugün 0,6 asgari ücret düzeyindedir. Bu düzen büyük bir yoksulluk, büyük bir açlık getirmiştir. Bugün için bütün emeklilerin maaş ortalaması 12 bin 700 liradır. Bugün Türkiye’de verilen emekli maaşının yabancı dillere tercümesi yoktur. Yabancı devlet insanları ile konuşurken, nüfusun çok önemli bir kısmının 270 Euro ile geçinmek zorunda olduğunu söylediğimde, muhataplarım dönüp tercüme hatası sanıyorlar. Dil hatası sanıyorlar. 2 bin 700 Euro diyorlar. Ama Türkiye’deki en düşük emekli maaşını 270 Euro olduğunu duyunca inanamıyorlar. Enflasyon yüzde 75’ken, emeklilerin derdini konuştuğumuz gibi kademeyi de konuşacağız. Stajı da konuşacağız. Kısmi emekliliği de konuşacağız ancak ilk önce bu mitingin buraya gelme amacı olan, geçinemeyen herkesin derdini dile getireceğiz. Emeklilerin sesini duyuyor musunuz? 270 Euroluk sefalet maaşına isyan ediyor musunuz? Emeklinin hakkını söke söke alacak mıyız? Söz veriyorum önce emekli maaşı bir asgari ücret olana kadar, CHP iktidarında her emekli en az 1,5 asgari ücrete kavuşana kadar durmayacağım. Hep beraberiz hep beraber başaracağız.
“Türkiye emekçi sınıfı bundan sonra hakkını sizde bırakmayacak. Hakkını söke söke alacak”
Bugün burada böyle büyük bir kalabalıkla buluşmamızı sağlayan il başkanımız, kentin üç değerli milletvekili, bizimle birlikte. Gebze ve Kocaeli’deki organize sanayilerden 10 tanesini etrafında bulunduran Gebze. Sendikal mücadelenin geçmişte en önemli örneklerini veren bu emek kenti. Biz buraya gelirken çağrımızı duyan, telefonla kendilerini davet ettiğim üç konfederasyonun, DİSK, Türk-İş ve Hak-İş’in değerli başkanlarına, onların bu bölgedeki, Kocaeli’de, İstanbul’da, Bursa’da, İzmir ve Manisa’daki bütün temsilcilerine, işçi ve emekçi alın terinin karşılığını alsın diye emeği örgütleyenlere ve örgütüyle birlikte mücadele eden işçi sınıfına selam olsun. Bugün tüm sendikalar ortak talepte birleştiler. Öncelikle vergide adalet istiyoruz. Yani yıl başında maaş başlayıp da daha üçüncü ayda kuşa dönmesin istiyoruz. Asgari ücretten büyük mücadelelerle vergi kaldırıldı ama bugün asgari ücret kadarki kısım hesaplamalara dahil edildiği için daha nisan ayında maaşlar erimeye başlıyor. Bugün 17 bin liralık asgari ücret, ilk verildiği gün yani ocak ayında 9 gram altın alırken, şu an asgari ücret 7 gram altın alabiliyor. Asgari ücret o günden bugüne 3 bin 850 lira eridi. Yani ocak ayındaki 17 bin lira artık, o 17 bin lira değil. Bugünkü 17 bin lira ocak ayındaki 13 bin liraya denk geliyor. Diyorlar ki enflasyon farkı vermeyiz. Enflasyon farkı vermezseniz, Ocak’tan bugüne emekçinin maaşından 11 kilo kıymayı çaldınız. Ocak’tan bugüne emekçinin maaşından 24 kilo pirinci çaldınız. Ocak’tan bugüne yüzde 75 enflasyonun olduğu bu ülkede aynı maaşla geçin diyenlere sesleniyoruz. Enflasyon farkı hakkımızdır. Refah payı hakkımızdır. Türkiye emekçi sınıfı bundan sonra hakkını sizde bırakmayacak. Hakkını söke söke alacaktır.
“Çiftçiler, doyurmak için geçinmeliler”
Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerin kulağı burada. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Milletin efendisi’ dediği çiftçiler çok zor durumdalar. Maliyetler iki katına kadar artmışken, ürünlerine verilen fiyatlar masraflarını dahi karşılamıyor. Tarlalar ipotekli. Tarlalar teker teker satılıyor. Türkiye AKP döneminde Hollanda kadar toprağını, ekilir ve dikilir olan arazilerini kaybetmiş durumda. 500 bin çiftçi tarımı bıraktı. 500 bin çiftçi kayıp. Her dört gençten tarımla uğraşan üçünün gözü maaşlı bir işte. Toprağını ve tarlasını arkada bırakıp, gözü maaşlı işte. Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 58. Yani kendine yeten bu güzel ülke, artık karnını doyurmak için dışarıdan ithalat yapmak zorunda. İşçilerin, köylülerin hakkı verilmediği için bu sene 410 milyar lira gayri safi milli hasılanın yüzde 1’i desteklemeye ayrılması gerekirken, beşte biri teklif edildiği için bu büyük sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca bu çiftçiler, doymadıkları, geçinemedikleri gibi yaratılan sıkıntı ülkede büyük gıda enflasyonuna sebebiyet veriyor. Onun için, yaşamak için yaşatmalılar. Doyurmak için geçinmeliler. Bu meydandan Türkiye’nin bütün çiftçilerine selam olsun.
“İş isteyip bulamayan 11 milyonun sesi olmak için meydanlardayız”
Bir yılda işsiz kişi sayısı 1 milyon 200 bin arttı. Geniş tanımlı işsizlik 11 milyona ulaştı. Resmi işsizlerin yüzde 90’ı işsizlik sigortasından yararlanamıyor. İşte bu yüzden işsizlik sigortasından yararlanmayan yüzde 90’ın, iş isteyip bulamayan 11 milyonun sesi olmak, onlarla birlikte hak aramak için bu meydanlardayız. Çalışan, okuyan, atanmayan öğretmene, iktisat fakültesi öğrencisinden lise mezunu gencimize kadar, ne kadar geleceğinden endişeli, istihdamda olmayan ve kendi kaderine bırakılmış gencimiz varsa, Gebze’den, emeğin kentinden hepsine selam olsun. Bugün 552 bin esnaf, son altı yılda kepenk kapattı. 500 bin çiftçi kayıp. 500 bin esnaf kayıp. Maalesef, bu sene 32 bin 930 esnaf şu ana kadar iflas etti ve kepenk kapattı. Borç borçla ödeniyor. Elin, eşin, dostun kredi kartları ile borçlar kapatılmaya çalışılıyor. Maalesef, esnafımıza el uzatması gereken Halk Bankası yandaşları fonluyor. Zenginlere uygun krediler veriyor. Ancak Esnaf Kefalet Kredisine bile ödendiği sırada faiz artışı yaptırıyor. Esnafa bunu reva görenler yandaşa servet aktarıyor.
“Türkiye’nin bütün emekçileri birleşin ve hakkınızı alın”
Bugün burada sadece gri yakalılar yok. Bugün burada beyaz yakalılar var. Mavi yakalılar var, gri yakalılar var ama ortak özellikleri şu, yakasının rengi ne olursa olsun, iki yakası bir araya gelemeyen, aldığı maaş ile geçinemeyen, borçlarını ödeyemeyen, evlatlarına iyi bir gelecek hazırlayamayan emekçiler var. Emekçi tersanede de olsa, fabrikada da olsa, madende de olsa, plazada da olsa emekçi emekçidir. Türkiye’nin bütün emekçileri birleşin ve hakkınızı alın. Söke söke alacağız.
“Daha üç yıl önce Türkiye’yi gri listeye sokan bu iktidardır”
Bu ülkeyi yönetenler, iki gün önce büyük müjdelerle gri listeden çıktığımızı ilan ettiler. Sanki bir dinleyin onları, bizi gri listeye sokan İsmet Paşa’ymış gibi anlatıyorlar. Sanki gri liste Ecevit, İnönü, Demirel, Özal’dan kalmış gibi anlatıyorlar. Daha üç yıl önce Türkiye’yi gri listeye sokan bu iktidardır. Bugün güç bela bütün emeklerimizle gri listeden çıkılınca bunu başarı gibi anlatıyorlar. Gri liste dediğin Burkina Faso, Yemen, Suriye, Çad, Eritre, Haiti’dir. Gri liste yoksulların, sürünenlerin, kara para cennetlerinin olduğu ülkelerdir. Bugün oradan çıkmak övünç vesilesi değil üç yıldır bu güzel memleketi orada tutmak utanç meselesidir. Bunu başarı diye anlatanlara yazıklar olsun.
“Eğer enflasyon ile mücadele alın terini, parasını ödememekle olacaksa yazıklar olsun öyle mücadeleye”
Yarın 1 Temmuz, yarın size zam var mı? Yarın size zam yok ama neye zam var? Elektriğe yüzde 38 zam var. Elektriğe evde, dükkanda yüzde 38 zam var. Elektriğe yüzde 30 zam var tarlada. Elektriğe zam gelince iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Göreceksiniz bütün Türkiye’de su zamlanacak. Ekmek zamlanacak. Süt zamlanacak. Her şey zamlanacak. Ama sadece asgari ücretliye zam vermemeye çalışan anlayış var ve bunu enflasyon ile mücadele diye söylüyorlar. Açık söylüyorum. Eğer enflasyon ile mücadele alın terini, parasını ödememekle olacaksa, yazık olsun, yazıklar olsun öyle mücadeleye. Bundan sonra mücadele emeklinindir, emekçinindir, hepinizindir.
“Emekliye bir asgari ücret alana kadar mücadeleye söz mü”
Şimdi hep beraber buradan dört büyük talep ve bu işi nasıl çözeceğimizi haykırmak durumundayız. Bir yarından tezi yok, şunu hep beraber konuşalım ve buradan bir büyük kararlılığı haykıralım. Asgari ücret verildiği günden bugüne neredeyse 4 bin lira kaybetti. Bugünkü 17 bin lira o günkü 13 bin lira. Asgari ücrete en az enflasyon kadar zam, artış istiyoruz. Biz enflasyon rakamını beklemeksizin 25 bin liranın altındaki bir asgari ücreti asla kabul etmiyoruz. Buradan Ankara’ya, kaldırın elleri, 25 bin liralık asgari ücret alınana kadar mücadeleye söz mü? Emekliler, 10 bin liraya geçinebilen var mı? Kaldır elleri. Emekliye bir asgari ücret alana kadar mücadeleye söz mü? Çiftçiler, hakkını alana kadar, çiftçi borçlarının faizleri silinip, desteklemeler verilene kadar Türkiye’deki bütün çiftçilerin, köylülerin yanında mücadeleye söz mü? Esnaf perişan, iflasta. Esnafın borcunun faizi silinene kadar, esnafa ana parası bölünene kadar, yandaşa değil esnafa can suyu verilene kadar mücadele söz mü? Parayı nerede bulacaksın? Biz gittik. Anlattık. Gösterdik. Dedik ki vergide adalet istiyoruz. Göreyim vergide adalet pankartlarını. Bu ülkede verginin yüzde 90’ını sizler ödüyorsunuz. Yüzde 68 dolaylı vergi. Fabrikatör de olsan, fabrikadaki güvenlik de olsan, elektrik, su ve telefona, süte, ekmeğe, makarnaya aynı vergi ama istediğin kadar zengin ol aynı vergi, istediğin kadar yoksul ol. Bir, 68 lira dolaylı vergi, yüzde 68. Yüzde 21 sizin maaşlardan vergi yaptı yüzde 89. Geri kalan fabrikatörler, üreticiler, ihracatçı, ithalatçı, holdingler, müteahhitler, yandaşlar, yüzde 11. Siz yüzde 89. Bunu tersine çevirene kadar mücadele edeceğiz. Sizin hakkınızı, o sizin hakkınızı, parayı kazanıp Kur Korumalı Mevduat’tan milyarları kazanıp, cebine koyanlara, siz sürünürken, krizi fırsata çevirenlere teker teker o paraları alacağız, bu ülkede adaleti getireceğiz. Söz veriyorum.
“Ya geçim, ya seçim”
Şimdi Ankara duysun. Hep beraber sesleniyoruz. Vergide adalet. Ey Ankara, ey ülkeyi yönetenler, ülkeyi yöneten. Milletin bıçak kemiğine dayandı, artık bizde sıkacak kemer kalmadı. Artık, kemer sıkmayacağız. Artık hakkımızı alacağız. Mücadele edeceğiz. Şimdi, öncelikle bu mitingin ana temasını hep birlikte haykıralım. Bu miting geçinemeyenlerin sesidir. Geçinebiliyor musunuz? O zaman hep birlikte söyleyin. Duymayanlar duysun. Geçinemiyoruz. Bakın, buradan sesleniyorum. Biri çıkmış önümüzde dört yıl seçimsiz bir dönem. Biri çıkmış erken seçim istemek hainliktir. Bakın, buradan bu meydandan önce şu sesi duyun. Geçinemiyoruz. Size uyarım şudur. Geçim olmazsa seçim olur. Ey Recep Tayyip Erdoğan, ey Devlet Bahçeli, ey Cumhur İttifakı. Gebze’yi duy. Ya geçim, ya seçim. Eğer hakkınızı vermezlerse, asgari ücrete zam vermezlerse, emekli maaşını artırmazlarsa, sesinizi duymazlarsa, mücadeleye var mıyız? Hakkınızı söke söke almaya var mıyız? O zaman şunu söylüyoruz. Eğer geçim yoksa, seçim var. Ben sorayım? Kaldır elleri. Ankara, geçim yoksa, seçim var. Gerisini siz düşünün.
“Burada biz hep beraber zincirlerimizi kırdık”
Bu meydan bütün sesini duyurmak isteyenlerin meydanıdır. Öncelikle 1999’da bir yasa çıkmış. Önce EYT olmuş. Büyük mücadelelerle çözülmüş ama şimdi bir gün geç kaldı diye 17 yıl çalışsın diyenler var. Onlara emeklilikte adalet diyoruz. Kademe diyoruz. Alkışlarımızla destek veriyoruz. Emeklilikte kademe isteyenleri destekleyenler kocaman alkış yapsınlar. Burası emek kenti Gebze, burası alın terinin, akıl terine karıştığı kent Gebze. Yıllarca buralarda öğrenciler staj yaptı. Öğrenciler gittiler, staj yaptılar ya da Anadolu’nun dört bir yanında çıraklık yaptılar. Ama emeklilikte onların girişini saymıyorlar. Gebze’den Türkiye’deki bütün staj ve çıraklık mağdurlarına, selam olsun. Bakın, emekli olurken dediler ki kısmi emekli olacaksınız. Para bulun dediler, gidip bankadan kredi çektiler. Eşten, dosttan altın borçlandılar. Anasının, malını satıp oraya koyan oldu ama kısmi emeklilik yapmadılar. Mağdur ettiler. İflasa, icraya sürüklediler. Kısmiye adalet isteyen, emeklilikte yaşa takılanların kısmi takılanlarına selam olsun. Bir destek de onlara verelim. Bu arada Lezita işçileri direniyor. Kayyuma itiraz ediyorlar. Buradan Türkiye’de nerede direnen, mücadele eden, hakkını arayan işçi varsa, hepsine Gebze’den selam olsun. Bugün burada biz hep beraber kabuğumuzu kırdık. Zincirlerimizi kırdık. Sokakları çok görenlere, meydanları boş görmek isteyenlere inat kalktınız ve geldiniz. Hakkınızı aramaya geldiniz. Ekmeğinizin peşine koşmaya geldiniz. Alın teriniz için geldiniz. Bundan sonra her biriniz için mücadeleye devam edeceğiz.
“Sokakları aşındırmaya ve hakkımızı almaya ant içiyoruz”
Bütün Türkiye’ye buradan sesleniyoruz. Vergide adalet olana kadar, servet sahipleri servetine göre vergi verip, çok kazanan çok az kazanan az, kazanmayanlar artık vergi vermeyene kadar, çok kazanandan çok alınacak, az kazanandan az alınacak. Servet sahibinden ona göre alınacak ve emekçiler hakkını alacaklar. Bu mücadeleyi başlatıyoruz. Buradan sonra nereye çağrılırsak koşa koşa gitmeye, meydanları doldurmaya, sokakları aşındırmaya ve hakkımızı almaya ant içiyoruz. Hep beraber şunu haykıralım. Zam, hakkımız, söke söke alacağız. Temmuz zammı hakkımız söke söke alırız. Gebze’den bütün Türkiye’ye umut oldunuz. Buradan bütün emeklileri, bütün emekçileri, bütün esnafları, bütün çiftçileri selamlıyorum. Bu meydan güçlü bir alkışla Türkiye’ye umut ver. Hepinizi seviyorum. Sizin için çalışacağız, sizin için başaracağız. Zam hakkımı söke söke alacağız. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Yolunuz açık olsun, yolumuz açık olsun. Emekçileri seviyoruz, emeklileri seviyoruz. Hepinizi seviyoruz. Hep birlikte başaracağız.”
Anka Haber Ajansı