Murat Emir: "Akp Örgütlerinde Hazır Olan Listelerle Öğretmenler Alınmaya Devam Edecek"
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’ni eleştirerek; "Hak edenler bir yanda tutulacak ama AKP örgütlerinde hazır olan listelerle öğretmenler alınmaya devam edecek" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i eleştiren Emir, “Suyunun ısındığının farkındasın, Tayyip Erdoğan’ın seninle işinin azaldığını, yeni bir isimle yeni bir hikayeyle yola devam edeceğini hissetmiş olmalısın ki şimdi de artık vatandaşı aşağılamaya varabilecek sözlerle tartışmaların
(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’ni eleştirerek; "Hak edenler bir yanda tutulacak ama AKP örgütlerinde hazır olan listelerle öğretmenler alınmaya devam edecek" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i eleştiren Emir, “Suyunun ısındığının farkındasın, Tayyip Erdoğan’ın seninle işinin azaldığını, yeni bir isimle yeni bir hikayeyle yola devam edeceğini hissetmiş olmalısın ki şimdi de artık vatandaşı aşağılamaya varabilecek sözlerle tartışmaların içine giriyorsun” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Genel Kurul’da görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi, emekli maaşı ve asgari ücrete ilişkin açıklamalarda bulundu. Emir, “"Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'yle özellikle öğretmen seçimi, öğretmenlerin mesleği alınımı ve aradaki elemelerin bütün yetkileri Milli Eğitim Bakanlığı'na veriliyor. Yusuf Tekin'in ve yanındaki birkaç kişinin ideolojik saplantılarına göre öğretmen alacaklar, öğretmenleri kadrolara atayacaklar ve Milli Eğitim'de şu ana kadar eksik kaldıysa kadrolaşmalarını tamamlayacaklar. Kendi kafalarındaki o saplantılı eğitim modelini uygulayacak öğretmen bulma peşindeler” dedi.
"Haklının hakkını yedikleri mülakatlar olduğunu itiraf etmiş oluyorlar"
Seçimden önce AKP’nin mülakatı kaldıracağız demesine karşın şimdi de ‘mülakat gibi mülakat’ dediğine dikkat çeken Emir, şunları söyledi:
“Bir yönüyle yirmi yıldır yaptıkları mülakatların aslında subjektif, aslında kendi yandaşlarını mesleğe kabul ettikleri, haklının hakkını yedikleri mülakatlar olduğunu itiraf etmiş oluyorlar. Ama bir yandan da mülakata devam edeceklerini ilan ediyorlar. Bu ülkenin yetişmiş öğretmenleri, umutla atanmayı bekleyen öğretmenler, beklemeye devam edecekler. Hak edenler bir yanda tutulacak ama AKP örgütlerinde hazır olan listelerle öğretmenler alınmaya devam edecek.
"Öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı'na seslerini duyurmak istediler ama orantısız bir polis şiddetiyle karşılaştılar"
Bu bir milyon öğretmene diyorlar ki, "Siz eksik yetişmişsiniz, siz yeterli değilsiniz, sizden öğretmen olmaz." Dolayısıyla bir milyon atanmayan öğretmen diye bir şey yok. Hemen bir hokus pokus yapıyorlar. "Biz seçeceğiz, alacağız. İki yıl boyunca değerlendireceğiz, eğitim vereceğiz. Arada bunlar memur olmayacaklar. Asgari ücret alamayacaklar, statüleri belli değil. Ama sonrasında bakacağız. Gözden kaçanlar var ise sınavda, onları da eleyeceğiz. Birazcık demokrat, birazcık Atatürkçü, olanlar varsa onları da eleyeceğiz ve sonunda da bulduğumuz kişileri öğretmen yapacağız" diyorlar. Bu yasaya karşı direnişimizi sürdüreceğiz ve bu yasaya karşı da tüm Türkiye'den ses bekliyoruz.
“Mücadelemizi sürdüreceğiz”
Bu yasayı hazırlarken bilim insanlarının, öğretmenlik mesleği örgütlerinin, üniversitelerin, sivil toplumun, velilerin, öğrencilerin görüşlerini almadılar. Bakanlığın koridorlarında, kapalı kapılar ardında hazırladılar. Şimdi de önümüze getirdiler ve özellikle Eğitim Sen, Eğitim-İş gibi eğitimle birinci dereceden ilgili olan öğretmen örgütleri bu yasaya karşı eyleme geçtiler. Dün biz Meclis'te Genel Kurul'da bu yasayı görüşürken Eğitim-İş ve Eğitim-Sen'li öğretmenlerimiz Meclis'in yanı başında yürümek istediler. Birinci Meclis'e gitmek istediler. Milli Eğitim Bakanlığı'na seslerini duyurmak istediler ama orantısız bir polis şiddetiyle karşılaştılar. Bunu protesto ediyoruz. Bu asla kabul edilemez. Demokratik toplumun en temel gereği insanların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkıdır. Anayasal bir haktır. Bu haklarını kullanmalarının önüne geçildi, 11 gözaltı yapıldı. Genel Kurul’da bu yasaya karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.”
“Suyunun ısındığının farkındasın”
Emir basın toplantısında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i de sert sözlerle eleştirdi. Şimşek’in emeklileri ve asgari ücretle çalışanları suçlayıcı ifadeler kullanmasına tepki gösteren Emir şunları ifade etti:
“Ülkemizin en temel sorunu geçimsizlik, yoksullaşma. Bıçağın kemiğe dayandığı bir süreci yaşıyoruz. Asgari ücretliler ve emekliler açısından vahim bir durum söz konusu. Mehmet Şimşek, sen niye geldin, enflasyonu hayat pahalılığı çözecektin, ekonomiyi rayına oturtacaktın. Şimdi saldırganlaşıyorsun. Bir teknisyen gibi ekonominin sorunlarını çözmek yerine giderek siyasal bir dil kullanıyorsun. Asgari ücretlileri suçluyorsun, emeklileri suçluyorsun. Diyorsun ki, ‘Bunlar talep yaratmasalar, bunların cebinde para olmasa enflasyon bitecek.’ Bunun için sana gerek yok ki. Bunu herkes çözer. Vatandaşın cebinde bir kuruş bırakmazsın, bir gramlık mal alamaz vatandaş enflasyon da biter. Bunun için Londra’dan gelmene gerek yoktu. Şimdi empatiden uzak vatandaşı anlamayan Türkiye’nin sorunlarını görmek istemeyen ve sorumluluktan kaçan bir tutumun var. Gideceğini anladın, suyunun ısındığının farkındasın, Tayyip Erdoğan’ın seninle işinin azaldığını, yeni bir isimle yeni bir hikayeyle yola devam edeceğini hissetmiş olmalısın ki şimdi de artık vatandaşa gerçekten vurdumduymazlıktan, vatandaşı aşağılamaya varabilecek sözlerle tartışmaların içine giriyorsun. Olacak şey değil. Vatandaş ayağını yorganına göre uzatmalıymış. Vatandaşın yorganı mı kaldı. Sizin gibiler vatandaşı nereden bilecek? Vatandaşın yiyecek ekmeği kaldı mı? Cebinde bir kuruşu kaldı mı?
“Ekonomik krizin bedeli sizin sırtınızda”
O ve onu atayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ekonomik krizin bedeli sizin sırtınızdadır. Bunun sorumlusu sizsiniz. Bu dengeleri siz bozdunuz, bu devletin kasasını siz soydurdunuz. Şimdi bir de dönüp de halkı suçlayamazsınız. Fedakarlık yapmış gibi, çok büyük bir özveri yapmış gibi dönüyor vatandaşa, ‘Ben Londra’da ne kadar kazanıyordum siz biliyor musunuz da size geldim fedakarlık yaptım’ diyor. Hiç yapmasaydın. Eğer sen vatandaşın açlığını, yoksulluğunu, kimsesizliğini, kirasını ödeyemeyişini çözemeyeceksen, sen fedakarlık yapsan ne olacak, yapmasan ne olacak? Bu ülkeyi yönetenlerin bir an evvel sorumlu davranması lazım. Sana bağlı çalışan TÜİK Başkanı var, tam bir skandal. Neresinden tutsanız elinize geliyor. Enflasyon sepetini açıklamıyorlar, niye çünkü vatandaş oraya baktığı zaman gerçek rakamı görecek. Makyajlı rakamlarla, sahte rakamlarla, sansürlü rakamlarla ülkeyi oyalıyorlar. Kim inanıyor, hiç kimse. Ama zam vermeye gelince TÜİK’in rakamlarından yola çıkılıyor.”
Emir, TÜİK Başkanını da enflasyon sepeti ve hesaplamalarla ilgili sözleri nedeniyle eleştirdi.
Emekli maaşlarının mutlaka asgari ücret seviyesine getirilmesi gerektiğini söyleyen Emir şöyle konuştu:
“Biz diyoruz ki asgari ücrete zam yapın. Yüzde 70 enflasyon olan bir ülkede "Yılbaşında yaptım zaten, 17 bin lira yeterli bir rakam..." Bunu da söyledi Mehmet Şimşek, hayatında asgari ücretle çalışmamış birisi, "17 bin lira yeterli" diyor. Şimdi de zam yapmama derdindeler asgari ücretliye. Haberleri olsun, söke söke alacağız. 4 milyon emekli 10 bin lirayla geçiniyor. Bunların 2 milyonunun kök maaşı 10 bin lira, 2 milyonunun da kök maaşı 8 bin lira. Yüzde 24 zam geldiği zaman 8 bin lira kök maaşı olan hiçbir şey alamayacak. 10 bin lira kök maaşı olan 12 bin 500 lira alacak. Bunların hepsi utanç verici rakamlardır ve mutlaka asgari ücret seviyesine getirilmesi lazım. Gerçek enflasyon düzeyinde emekli maaşına zam, asgari ücret düzeyinde emekli maaşına zam. Asgarı ücretin en az 25 bin lira olması için herkesin akşamları saat 21.00'de ışıklarını açıp kapatmasını ve saraydakilere; ülkeden kopuk, yoksul halkı anlamayanlara mesaj vermesini bekliyoruz."
Anka Haber Ajansı