İzmir’de Disk’ten Genel Grev Ve Direniş Çağrısı...
DİSK üyeleri, İzmir'de CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki için yarım gün iş bırakıp alanlara çıktı. Cumhuriyet Meydanı’ndaki eylemde konuşan DİSK Ege Temsilcisi Memiş Sarı, ekonomik adaletsizlik, siyasi baskılar ve demokratik hak ihlallerine dikkat çekerek, genel grev ve direniş çağrısı yaptı.
(İZMİR)- DİSK üyeleri, İzmir'de CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki için yarım gün iş bırakıp alanlara çıktı. Cumhuriyet Meydanı’ndaki eylemde konuşan DİSK Ege Temsilcisi Memiş Sarı, ekonomik adaletsizlik, siyasi baskılar ve demokratik hak ihlallerine dikkat çekerek, genel grev ve direniş çağrısı yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına yönelik tepkiler sürerken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri “Genel grev, gelen direniş” sloganıyla İzmir Konak’ta bir araya geldi. Yarım gün iş bırakan emekçiler, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Cumhuriyet Meydanı’ndaki kitlesel eyleme katıldı. DİSK, KESK, meslek odaları, siyasi partiler ve öğrencilerin katıldığı eylemde, “Birleşe birleşe kazanacağız”, "Diktatör Erdoğan" ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı. Eylemde konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, iktidarın halkın iradesine müdahale ettiğini belirterek ülkede artan ekonomik adaletsizlik, siyasi baskılar ve demokratik haklara yönelik müdahalelere tepki gösterdi.
Sarı, "Milyonların alım gücü hızla düşerken, gelir dağılımı adaletsizliği hızla büyüyor. Halkın çok büyük bir bölümü “asgari” ile yaşamaya mahkûm edilirken küçük bir azınlık servetine servet katmaya devam ediyor. Gelirde ve vergide adaletsizlik ile beraber ülkede de adaletsizlik büyüyor. Hapishaneler bir yıl önce seçim kazanan siyasetçilerle, işçilerin hakkını savunan sendikacılarla, gerçeklerin peşinde koşan gazetecilerle, itiraz eden yurttaşlar ile dolduruluyor. Geçen yıl bu zamanlarda herhangi bir suç isnadı bulunmadığı için aday olabilen Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce belediye başkanı ve belediye meclis üyesi görevden alınıyor, tutuklanıyor. Her gün iktidarın seçim kaybettiği başka bir yerden soruşturma, gözaltı, tutuklama ve kayyum haberleri geliyor. Halk desteğini yitirenler, siyasi rakiplerine yönelik hukuk dışı bir operasyon süreci işletiyor" dedi.
Sarı sözlerinin devamında ise şunları kaydetti:
"Buna itiraz eden çocukları, gençleri, işçileri, emekçileri, kadınları, gazetecileri tutukluyor. Anayasal toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak tutuklama gerekçesi olarak gösteriliyor. Grev hakkı, sendikalaşma hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ifade özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkımıza da el uzatılıyor. Bu hakların olmadığı bir ortamda demokrasiden de cumhuriyetten de söz etmek mümkün değildir. Demokrasi ve Cumhuriyet, hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm işçilerin, emekçilerin, emeklilerin kırmızı çizgisidir. Seçme ve seçilme hakkının darbe yediği bir ortamda ülkeyi yönetenler sadece kendilerine ve bir avuç ayrıcalıklı kesime çalışır. Demokrasi işçinin ekmeğidir. 35 yıllık diplomayı iptal ederek, yargıyı devreye sokarak siyasi rekabetin ortadan kaldırıldığı bir ortamda yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik büyür. Tehlikede olan tutuklanan siyasetçiler değildir. Tehlikede olan soframızdaki ekmektir, çocuklarımızın geleceğidir. Tehlikede olan demokrasidir, cumhuriyettir. Tehlikede olan 85 milyon insanıyla bu ülkedir."
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”
Açıklamasının sonunda ise Memiş Sarı, şöyle konuştu:
“Tek kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edildiği, kimsenin karşısına aday çıkamadığı, kimsenin hakkını hukukunu arayamadığı bir düzen hepimiz için büyük bir tehdittir. Demokrasiyi, Cumhuriyet'i, toplumsal barışı ve kardeşliği tehdit eden bu girişimleri püskürtmek hepimizin ortak görevidir. Kimse kendini çok güçlü sanmasın: İşçilerden, emekçilerden, emeklilerden, gençlerden, kadınlardan, kısacası halktan büyük bir güç yoktur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
Üniversite öğrencisi Baran Öztürk: Teslim olmuyoruz, olmayacağız
İzmir Demokrasi Üniversitesi öğrencisi Baran Öztürk ise iktidarın baskı politikalarına karşı gençliğin direneceğini vurguladı. Öztürk, baskı ve yasaklara karşı günlerdir mücadele ettiklerini belirterek, “Günlerdir baskı ve yasaklara karşı mücadele ediyoruz. Demokratik hak, özgürlüklerimizin gasp edilmesine karşı direniyoruz. Kurulmak istenilen faşist tek adam rejimine geçit vermeyeceğimizi haykırıyoruz. Ülkeyi koyu bir kararlılığa hapsetmek isteyen saray rejimine boyun eğmiyoruz. Teslim olmuyoruz, olmayacağız” dedi.
Gençliğin yaşam koşullarının giderek ağırlaştığını ifade eden Öztürk, iktidarın baskılarla ayakta kalmaya çalıştığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
"AKP gericiliği milyonların geleceğini ipotek altına almak istiyor. Baskı ve zorbalık dışında iktidarda kalma şansı olmayanlar, baskılarla, gözaltılarla, tutuklamalarla ayakta kalmaya çalışıyor. Mahkemeleri kendi çıkarları için kullanıyor. Toplumun tepesine sopa olarak kullanıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. İşçilerin, emeklileri açlığa, yoksulluğa, sefalete itiyorlar. İşsizlik artıyor. Hak aramak suç kabul ediliyor. Sendikalaşmak saldırıyla karşılanıyor. Ülkede kölece çalışma ve yaşam koşulları egemen hale getirilmek isteniyor. Ülke gençliği geleceğini göremiyor. Kendini özgür hissetmiyor. En temel eğitim hakkı giderek parası olanın yararlanabileceği bir ayrıcalık haline getiriliyor. Barınamıyoruz. Beslenemiyoruz. Asansörlerde ölüyor. Yurtlarda asansör kazalarına kurban ediliyoruz. Mezun olduğumuzda ise işsizliğin bizleri beklediğini biliyoruz. Üniversiteleri kayyum zihniyetiyle yönetiyor. Tek tek insan yetiştirmenin merkezleri haline getirmek istiyorlar. Düşünmeyelim. Sorgulamayalım. Biat edelim istiyorlar. Etmeyeceğiz. Biat etmiyoruz. Kabul etmiyoruz. İtaat etmiyoruz. Koyu karanlığı parçalamak için direniyoruz. Özerk, demokratik üniversite istiyoruz. Bilimsel nitelikli eğitim istiyoruz. Haklarımızı ve geleceğimizi istiyoruz."
Baran Öztürk, açıklamasının sonunda da boykot ve direniş çağrısında bulunarak "Bizlerden sessizce boyun eğmemizi bekleyenlere karşı özgürlüğümüzü savunuyor ve bunun için boykot çağrısında bulunuyoruz. Dünyayı emeğiyle var eden işçilerin açlığa, sefalete mahkum edilen emekçileri, dünyayı değiştirecek gücüne inanıyor, eşit, özgür bir dünya için, "yolumuz, işçi sınıfının yoludur" diyoruz. Üniversitede boykot, fabrikada, iş yerleri grev, topyekun saldırılara karşı topyekun direniş. Bu kara bulutları dağıtacak olan budur. Çözüm sandıkta değil sokaktadır. Birlikte omuz omuza mücadelemizdedir. Şimdi hep birlikte el ele, genel grev, genel direnişi örelim" ifadelerini kullandı.
Anka Haber Ajansı