Erkan Baş: "Erdoğan’ın En Yakınındakilerin Çocukları Bile İsyan Ediyor"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart günü gözaltına alınmasıyla başlayan protesto gösterilerine değinirken, "Erdoğan'ın en yakınındakilerinin çocukları bile isyan ediyor, onlar da bu haksızlığa karşı isyan sürecinin bir parçası haline gelmişler" dedi.
(ANKARA) - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart günü gözaltına alınmasıyla başlayan protesto gösterilerine değinirken, "Erdoğan'ın en yakınındakilerinin çocukları bile isyan ediyor, onlar da bu haksızlığa karşı isyan sürecinin bir parçası haline gelmişler" dedi.
Erkan Baş, NOW TV’de “İlker Karagöz ile Çalar Saat” programının canlı yayın konuğu oldu. Gazeteci Karagöz’ün sorularını yanıtlayan Baş, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 19 Mart’ta başlayan ve kısa sürede ülke geneline yayılan protesto gösterilerine ilişkin konuşan Baş, “19 Mart'ta öğrenci arkadaşlar karşılarındaki o polis barikatını yararak Beyazıt Meydanı'na çıktılar ve Türkiye'nin özgürlüğüne giden yol o gün açıldı” diye konuştu.
“İBB'ye kayyum atayamadıkları için bu gençlerden intikam alıyorlar”
Erkan Baş, “Bu öğrenciler niye tutuklu biliyor musunuz? İBB'ye kayyum atayamadıkları için bu gençlerden intikam alıyorlar. Çünkü planladıkları şey buydu; yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı tutuklayacaklardı, tıpkı Şişli'ye yaptıkları gibi oraya da kayyum atayacaklardı ve buraya el koyacaklardı, halkın iradesine çökeceklerdi” dedi.
Protestolarda tutuklanan kişilerin dosyalarının önemli bir bölümüne baktığını söyleyen Baş, bu kişilerin suçlandıkları cezaların yatarının olmadığını ifade etti.
Baş, "Hepsi, suçsuz olduklarını biliyorlar ama onların aracılığıyla tüm topluma bir mesaj verilmek isteniyor, ‘Sen benim ağzımdan çıkan, kanun olması gereken sözlere karşı anayasaya, yasaya güvenerek karşı çıkarsan ben seni böyle cezaevine atarım’ diyor” diye konuştu.
“Kayırdıklarınızın öz çocukları bile size karşı isyan ediyor”
Erkan Baş, İstanbul’daki protesto gösterileri sırasından gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede avukatı tarafından “Bir hafta önce Sayın Cumhurbaşkanımızın yemeğine katılmıştır” şeklinde savunulan öğrenciye ilişkin haberi şöyle değerlendirdi:
“Haddim değil ama, yanlış anlamasın arkadaşlar, bence bu haber değil. Erdoğan'ın yakınındaysanız zaten serbest kalırsınız, Saray’ın yanındaysanız serbest kalırsınız. Haber ne biliyor musunuz? Erdoğan'ın en yakınındakilerinin çocukları bile isyan ediyor, haber bu. O yüzden ben gerçekten biraz gülümseyerek izledim. Düşünsenize, bir Saray sistemi kurmuşsunuz, 20 küsür yıldır iktidardasınız. Etrafınızda eşiniz, dostunuz, akrabanız, yandaşınız, beslediğiniz insanlar var, onlar size her tür konuda biat ediyorlar, siz de onları her tür konuda kayırıyorsunuz ama onların öz çocukları bile size karşı isyan ediyor. Bu iktidarın bittiğinin göstergesidir bence. Bütün arkadaşlarımızın serbest kalması lazım, bütün arkadaşlarımızın benzer biçimde muameleye tutulması lazım. Ama bence şu önemi, özellikle ODTÜ'de, Beyazıt'ta, Hacettepe'de gerçekleşen o öğrenci eylemleri içerisinde kuşkusuz AKP'li ailelerin de çocukları varlar, onlar da bu haksızlığa karşı isyan sürecinin bir parçası haline gelmişler. Bu zaten ülkemizin geleceği açısından sevindirici olan tablo. Bu memleketteki her genç, bu iktidarın kendisi için bir geleceksizlik olduğunu, en yakınındakiler bile bu adaletsizliğin, bu hukuksuzluğun hüküm sürdüğü bir ülkede mutlu yaşayamayacaklarını görüyorlar.”
“Birlikte direnirsek sonuçta kazanabiliyoruz"
İlker Karagöz'ün, “Gençler niye sokakta?" şeklindeki sorusuna ise Baş, şu yanıtı verdi:
“Bu iktidarın ezberi ne? ‘Tek devlet, tek millet, tek bayrak’ falan diye böyle aslında bir tek adama işaret ediyor. Hukuk olunca ikili hukuk var ülkede, bir sarayın etrafındakiler için işleyen bir hukuk var, bir de ‘Ben hakkı, adaleti, hukuku, insanlığı, demokrasiyi, özgürlükleri savunuyorum’ diyorsanız doğrudan bu iktidarın hedefi haline geliyorsunuz, böyle bir hukuk var. Bakın rakamlar ortada, bu memlekette sadece ve sadece bu iktidara karşı mücadele ettiği için, bu iktidara teslim olmadığı için, boyun eğmediği için binlerce insan cezaevlerine atılmış durumda. Buradaki önemli nokta şu, ben hep bunun toplumsal mesajını algılatma noktasına bakıyorum. İktidar, diyelim ki Ekrem İmamoğlu'nu hapse attığında Ekrem İmamoğlu'nu hapse atmış olmuyor, Selahattin Demirtaş'ı hapse attığında Selahattin Demirtaş'ı hapse atmıyor ya da Şişli'ye kayyum atadığında Şişli Belediyesi'ne kayyum atamış olmuyor, tıpkı daha önce Diyarbakır'a kayyum atadığında sadece Diyarbakır'a kayyum atamış olmadığı gibi. Bu bütün topluma verilen bir mesaj, ‘Bana karşı çıkarsan, yasa senden yana olabilir, anayasa senden yana olabilir, uluslararası hukuk senden yana olabilir, ben bildiğimi yaparım’ diyen bir iktidar var. Ben bu 19 Mart darbe girişimine karşı toplumdaki bu uyanışı bu açıdan çok önemli görüyorum. Şunu görelim, biz bu memlekette bu iktidarın İstanbul'a kayyum atamasını engelledik. Demek ki neymiş, biz birbirimize sahip çıkarsak, ‘Haksızlık kime yapılıyor’ sorusunu bir kenara bırakıp kime yapılıyorsa yapılsın bize yapılıyormuş gibi değerlendirirsek, buna karşı yasal, meşru, fiili haklarımızı kullanarak birlikte direnirsek sonuçta kazanabiliyoruz.”
“Çok geniş bir ‘demokrasi cephesi’ anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor”
İlker Karagöz, Erkan Baş’a 29 Mart günü yaptığı Silivri Cezaevi ziyaretini hatırlatarak “Ekrem İmamoğlu'yla görüştünüz, ne söyledi size? Nasıl bir duruşu var? Bu ziyaretler devam edecek mi?” sorusunu da yöneltti. Baş, Karagöz’ü şöyle yanıtladı:
“Arife günü Silivri'ye gittiğimde, cezaevi kampüsü miting alanı gibiydi. Sayısız ziyaretçi, herkes birbirini görmeye çalışıyor, milletvekilleri özel izinle gidiyor. Ben o gün sembolik olarak, son operasyonda tutuklandığı için Ekrem İmamoğlu'nu, kendi milletvekilimiz Can Atalay'ı, bir de HDP soruşturmasından tutuklanan gazeteciler adına da Ercüment Akdeniz'i ziyaret ettim. Elbette bundan sonraki süreçte ziyaretler devam edecek. Burada bir ayrıma gitmeye gerek yok, yani bu iktidarın siyasi nedenlerle cezaevine attığı herkes için adalet talep etmemiz lazım. Burada çok geniş bir ‘demokrasi cephesi’ anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor. Memlekette gerçekten suç işleyen insanların yargılanabilmesi ve suçluyla suçsuzun belirgin biçimde ayrıştırılabilmesi için bizim adalete ve demokrasiye ihtiyacımız var. Çünkü sonuç yokluğa ve yoksulluğa çıkıyor, bütün hikayeyi oraya bağlamak lazım.”
Anka Haber Ajansı