Erhan Adem: “Kuraklık Göz Göre Göre Geldi Ama Yetkililer Seyretmekten Başka Hiçbir Şey Yapmadı”

Erhan Adem: “Kuraklık Göz Göre Göre Geldi Ama Yetkililer Seyretmekten Başka Hiçbir Şey Yapmadı”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar bir gecede alınmadı. Kuraklık göz

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar bir gecede alınmadı. Kuraklık göz göre göre geldi ama yetkililer seyretmekten başka hiçbir şey yapmadı” dedi.

Aydın Valiliği, “2025 Yılı Sulama Sezonunda Uygulanacak Olan Havza Bazlı Su Dağıtım Planlaması Kararı”nı sulama birliklerine bildirdi. Buna göre, Aydın’ın Büyük Menderes Havzası’nda tarım alanlarının sadece yüzde 50’sine su verilecek. Havzada sulu tarım yapacak çiftçilere en fazla iki defa su verileceği gerekçesiyle çiftçilerden tarım alanlarının yüzde 50’sinde kuru tarım yapmaları istendi.

CHP Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Adem’in açıklaması şöyle:

“Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar bir gecede alınmadı. Kuraklık göz göre göre geldi ama yetkililer seyretmekten başka hiçbir şey yapmadı.”

Adem, tarımda yönetememe krizinin artık su gibi berrak bir şekilde gözler önünde olduğunu belirterek suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. Büyük Menderes Havzası’nda pamuk ekimi yapacak çiftçiye, mısır ekecek üreticiye, yonca eken hayvancıya, “Su yok, başınızın çaresine bakın” denildiğini ifade eden Adem, çiftçinin zaten zor durumda olduğunu, su sorununun ise tarımsal üretimi tamamen bitirme noktasına getirdiğini dile getirdi.

"Bu ülkeyi yönetenler çiftçiyi değil, karbon ticaretini ve rantı düşündü”

Adem şöyle devam etti:

“Bu sadece Aydın’ın değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerin yaşadığı ortak bir felaketin adıdır. Antalya’da yer altı su seviyeleri hızla düşüyor, obruk tehlikesi artıyor. Çukurova’da çiftçilere resmi yazıyla ekim yapmamaları söyleniyor. Adıyaman’da, Konya’da, Denizli’de, Edirne’de üretici her geçen gün toprağına daha az su verebiliyor. Ama bu gerçekler karşısında iktidarın çözümü sadece desteklemeleri azaltmak, suyu kısıtlamak ve çiftçiyi çaresiz bırakmak oluyor. Sorunu sadece iklim değişikliğiyle açıklamak kolaycılıktır. Asıl mesele suyun yönetilememesi, plansızlık ve yanlış tarım politikalarıdır. Su bugün değil, yıllardır azalıyor. Büyük Menderes Havzası, Gediz, Konya Kapalı Havzası, Çukurova, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler sürekli uyarılarda bulundu. Ama bu ülkeyi yönetenler çiftçiyi değil, karbon ticaretini ve rantı düşündü. Büyük Menderes’te bugün uygulanan su kısıtlaması, yarın Türkiye’nin diğer tüm havzalarına yayılacak. Tarımsal üretim, hayvancılık ve gıda güvenliği ciddi şekilde tehdit altında. Üreticiye, ‘Su yok, ekim yapmayın’ diyenlerin beş-10 yıl içinde gıda krizini nasıl yöneteceğini merak ediyoruz. Bugün çözüm bulmayanlar, yarın halkı ithal gıdaya mahkum edecekler.

"Merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği içinde olmalıdır”

Bu felaketin önüne geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir. Havza bazlı su yönetiminde basınçlı sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmelidir. Damla sulama yapan çiftçilere özel teşvikler sağlanmalı, su tasarrufu yapan üreticiler ödüllendirilmelidir. Kuraklık yönetimi değil, risk yönetimi yapılmalıdır. Her yıl sezon başında değil, sezon bitmeden gelecek yılın üretim planlaması yapılmalıdır. Planlı üretim modeli çiftçiye uygun hale getirilmelidir. Çiftçinin ÇKS kayıtlarıyla planladığı üretim desteklenmeli, su planlaması buna göre yapılmalıdır. Tarım ve su politikaları rant odaklı değil, üretici odaklı olmalıdır. Su krizi karbon ticareti üzerinden çözülmez ancak sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla yönetilebilir. Kuraklıkla mücadelede merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği içinde olmalıdır. Sulama birlikleri, çiftçi örgütleri ve uzmanlarla ortak bir strateji geliştirilmelidir.

"Susuz kalan tarım, aç kalan Türkiye demektir”

İktidarın tarımsal üretimi plansızlığa mahkum eden, çiftçiyi suya hasret bırakan, karbon ticaretiyle tarım alanlarını sermayeye teslim eden politikalarına karşı üreticilerle birlikte mücadele edeceğiz. Bugün Aydın’da su kıtlığı var, yarın soframızda ekmek kıtlığı olacak. Susuz kalan tarım, aç kalan Türkiye demektir. Hükümet derhal su yönetimi konusunda gerçekçi bir eylem planı açıklamalıdır.”

Anka Haber Ajansı