Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sokaklara Çıkarak Milli İradeye Parmak Sallama Dönemleri Geride Kaldı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan,"Sokaklara çıkarak, yanına sol örgütleri, marjinalleri, vandalları alarak milli iradeye parmak sallama dönemleri artık geride kalmıştır. Sokak terörü üzerinden siyasete ve adalete istikamet çizildiği günler eski Türkiye ile birlikte tamamen mazide kalmıştır. Türkiye demokratik bir ülkedir, bir hukuk devletidir. Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi işlesin, bırakın hukuk işlesin" de
(İSTANBUL) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan,"Sokaklara çıkarak, yanına sol örgütleri, marjinalleri, vandalları alarak milli iradeye parmak sallama dönemleri artık geride kalmıştır. Sokak terörü üzerinden siyasete ve adalete istikamet çizildiği günler eski Türkiye ile birlikte tamamen mazide kalmıştır. Türkiye demokratik bir ülkedir, bir hukuk devletidir. Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi işlesin, bırakın hukuk işlesin" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin İstanbul teşkilatı ile iftar programında bir araya geldi. Wow Hotel'deki programda konuşan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kan ve gözyaşından beslenen siyonist Netanyahu yönetimi, geçtiğimiz hafta ateşkesi bozarak Gazze’deki soykırımlarına tekrar başladı. Siyonist rejim özellikle çocukları hedef alarak, özellikle kadınları katlederek Gazze’de oluk oluk masum kanı döküyor. Hiçbir kutsal tanımayan İsrail hükümetinin Ramazan ayında sahur vaktinde düzenlediği saldırılarda 700'ün üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Rabb'imden hepsine rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Vahşetin daha hazin tarafı şudur. Batılı yönetimler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi Gazze’deki barbarlık karşısında büyük bir umursamazlık içerisindedir. Hak ve hukuktan bahsedenlerin, insanların derisinin rengine, inancına göre nasıl ayırdığının en acı şahidi Gazze ve Filistin’dir. Dikkat ediniz, mazlum Filistinli, zalim de İsrailli olunca kullanılan dil de birden değiştirilmiştir.
"Ateşkesin yeniden tesisi için çok yönlü diplomasi trafiği yürütüyoruz"
Canı yanan, zulüm gören kendi topraklarında katliama uğrayan her bir mazlumun acısını yüreğimizde hissediyoruz. Türkiye olarak ateşkesin yeniden tesisi ve katliamların son bulması için çok yönlü bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Ramazan Bayramı öncesinde bu çabalarımızı arttırarak sürdüreceğiz.
Suriye'de olduğu gibi Allah’ın izniyle Gazze’de de bu zulüm dolu karanlık günler atlatılacak, inşallah geriye sadece dayanışma kalacak, cesaret kalacak, kardeşlik görevimizi yapmanın izzeti, şerefi, vakarı kalacaktır.
Kırarak, dökerek, dışlayarak değil, gönüller kazanarak ilerleyeceğiz. Kamplaşmayı körükleyen, kutuplaşmayı derinleştiren, kucaklaşmayı, muhabbeti, konuşmayı ve kardeşliği yücelten tarafta yer alacağız. Muhalefet ne yaparsa yapsın biz sağduyuyu, sabrı ve sükuneti hiçbir zaman terk etmeyeceğiz. Bizim belediyelerimiz yolsuzluktan yana olmayacak. Bizim belediyelerimiz haksızlıktan yana olmayacak. Bizim belediyelerimiz hak, hakikat, helal, haram nedir bunu bilerek halkına hizmet edecek.
"Yolsuzluk operasyonu üzerinden milletimizi provoke etmeye kalktılar"
Bu mübarek günleri, milletimizin iç cephesini takviyeyi fırsata çevirmeye çalışırken bakıyorsunuz, ana muhalefet tam tersi bir gündemle hareket ediyor. Önce Suriye’de, eski rejim artıklarının çıkardığı olayları bahane ederek ülkemizde mezhepçilik fitnesini alevlendirmek istediler. Alevi canlarımızı kışkırtarak kardeşliğimize adeta pusu kurmaya kalktılar. Birbirimize daha sıkı kenetlenerek hamd olsun bu oyunu boşa çıkardık. Milletimiz CHP’nin Suriye’deki ateşi ülkemize taşıma tezgahına, tıpkı 14 yıl boyunca olduğu gibi yine düşmedi, provokasyonlara gelmedi. Bunda muvaffak olamayınca, bu sefer, işte bu yolsuzluk operasyonu üzerinden milletimizi provoke etmeye kalktılar. Dört gündür milletin huzurunu kaçırma, insanlarımızı kutuplaştırma adına ne varsa hepsini yapıyorlar. Önlerine gelene hakaret etmekten, sadece görevini yapan polislerimize saldırmaya, yolsuzluk ihbarlarını araştıran yargı mensuplarımıza gözdağı vermekten sokak terörü ile milli iradeye baskı altına almaya kadar, ne ararsan bunlarda her şey var.
"CHP, bir avuç belediye soyguncusunu aklayan bir aparata dönüştü"
Son olarak bugün basın yayın kuruluşlarını da alenen tehdit ederek nasıl bir ruh halinde olduklarını ifşa ettiler. Televizyonların, medya gruplarının adını bile vererek "Hepinizin hesabını tutuyoruz" diyerek medyayı tehdit etti. Böyle siyaset olur mu? Böyle politika olur mu? İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizde bir gerilim ve kargaşa atmosferi oluşturmak için her yolu deniyorlar. Gelinen noktada şunu çok net görebiliyoruz: Mevcut yönetim altında CHP, seçmenlerinin taleplerini Meclis'e taşıyan bir parti değil, gözünü para bürümüş bir avuç belediye soyguncusunu aklayan bir aparata dönüşmüştür.
"Yavuz hırsız misali suç bastırmayla çalışıyorlar"
Belediyelerden nemalanan çıkar şebekeleri CHP'yi boğazına kadar kire, pasa, çamura, yolsuzluğa, hukuksuzluğa bulaştırmış durumdadır. Zaten biz bunları üç kelimeyle tanımlamadık mı: Çöp, çukur, çamur. İşte aynısını yapıyorlar. Ama bir özellikleri var, lafa her başladıklarına Atatürk'ün kurduğu parti olmakla övünenler, sırf ağababalarına diyet borçlarını ödemek adına Gazi'nin partisini hırsızların emrine vermişlerdir. CHP sadece deveyi hamuduyla götüren haramilerin değil, marjinal sol örgütlerin de oyuncağı haline gelmiştir. Bakın şunu bugün açık açık konuşmak mecburiyetindeyiz. Yüz binlerce gencin hakkının yendiği diploma sahtekarlığı dahil, ortaya akıl, vicdan ve ahlak sınırlarını aşan bir sürü pislik saçılıyor. Sağdan soldan balya balya paralar, dolarlar, avrolar fışkırıyor. Yüzlerce milyar liralık korkunç bir vurgundan bahsediliyor. Ama CHP Genel Başkanı ve şürekası bunların hiçbirine cevap veremiyor. Milletin huzuruna çıkıp "Sahtekarlık yoktur, hırsızlık yoktur, yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet yoktur" diyemiyorlar. "Ne biz ne arkadaşlarımız harama el uzatmadı" diyemiyorlar. Kendi belediye başkanlarına, kendi belediye yöneticilerine, beraber iş yaptıkları, yıllarca birlikte yol yürüdükleri arkadaşlarına kefil olamıyorlar. Çıkıp, aslanlar gibi iddialara cevap vermek yerine bize saldırarak, Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun muhterem Genel Başkanı’na edepsizlik ederek, sokakları karıştırarak, gençlerin arkasına saklanarak, marjinal örgütleri öne sürerek yavuz hırsız misali suç bastırmayla çalışıyorlar.
"Sayın Özel neden korkuyorsunuz?"
Buradan CHP Genel Başkanı’na soruyoruz: Sayın Özel neden korkuyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Bu telaş, bu panik havası, bu saldırganlık niye? Daha düne kadar "Şaibe yok" diyordunuz. Daha düne kadar şeffaflıktan, dürüstlükten dem vuruyordunuz. Ne oldu da birden etekleriniz tutuştu? Ne oldu da dizleriniz titremeye başladı? Şimdi kimi tasfiye edecek, kimi sırtından hançerleyeceksiniz? Alengirli yollarla şimdi kimin ayağını kaydıracaksınız?
Ortaya dökülen bütün bu pislikler sadece bizi ve milletimizi değil, CHP içindeki vicdan sahiplerini de rahatsız etmektedir. CHP'ye çökmüş bir avuç paragözün asırlık partiyi parmağında oynatması, Gazi'nin emaneti diyerek CHP’ye oy veren insanlarımızı da üzüyor, mahcup ediyor, öfkelendiriyor.
"Özel, iradesine vurulan zincirleri kıramamış, vesayetten kendisini kurtaramamıştır"
Şurası artık anlaşılmıştır: CHP, bünyesini zehirli bir sarmaşık misali saran bu haramilerden, bu yağmacılardan temizlenmedikçe siyasi itibarını da siyasi parti kimliğini de tekrar kazanamaz. Çünkü siyasette onur, haysiyet, güven bir kez kaybedilirse bir daha yerine kolay kolay konulamayan erdemlerdir. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, iradesine vurulan zincirleri kıramamış, vesayetten kendisini maalesef bir türlü kurtaramamıştır. Bakın, tüm samimiyetimle söylüyorum. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin ve Genel Başkanı'nın bu hallere düşürülmesinden biz asla, evet, hoşnut değiliz. Biz karşımızda CHP’nin mevcut durumu gibi perişan değil, kalitemize ve kalibremize uygun muhalefet görmeyi arzu ederiz.
"Yüreğiniz yetiyorsa bırakın mahkemeler Türk milleti adına kararını versin"
Bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Sokaklara çıkarak, yanına sol örgütleri, marjinalleri, vandalları alarak milli iradeye parmak sallama dönemleri artık geride kalmıştır. Sokak terörü üzerinden siyasete ve adalete istikamet çizildiği günler eski Türkiye ile birlikte tamamen mazide kalmıştır. Türkiye demokratik bir ülkedir, bir hukuk devletidir. Üstünlerin hukukun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi işlesin, bırakın hukuk işlesin. Yüreğiniz yetiyorsa bırakın mahkemeler hiçbir baskı altında kalmadan Türk milleti adına kararını versin. Bırakın akla kara, masumla mücrim hukuk tarafından ortaya çıkarılsın. Siz ister kabul edin, ister kabul etmeyin, Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Türkiye'de suç işleme özgürlüğü olan imtiyazlı bir azınlık yoktur ve olmayacaktır.
Demokrasinin, hukukun, meşru zeminin dışında çözüm arayanlar bugüne kadar daima avuçlarını yalamışlardır, inşallah bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklardır. CHP ve yandaşlarının tahriklerle kamu düzenini bozmalarına, milletimizin huzurunu kaçırmalarına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Türkiye üzerinde operasyon yapılmasına, ameliyat yapılmasına, toplum mühendislikleriyle 85 milyonun arasına yeni nifak duvarları örülmesine müsamaha göstermeyeceğiz."
Anka Haber Ajansı