Chp’li Erdoğan Toprak’tan Suriye Değerlendirmesi: “Erdoğan-putin Zirvesi İhtimali Artmış Görünüyor”

Chp’li Erdoğan Toprak’tan Suriye Değerlendirmesi: “Erdoğan-putin Zirvesi İhtimali Artmış Görünüyor”

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Suriye’de yaşanan gelişmelere değinerek, “İktidar, SDG-YPG’ye karşı Suriye'nin kuzeyinde harekat opsiyonunu gündeme alabilir. Dolayısıyla bölgede sıcak gelişmeler yaşanması ve Erdoğan-Putin zirvesi ihtimali artmış görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

(ANKARA) - CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Suriye’de yaşanan gelişmelere değinerek, “İktidar, SDG-YPG’ye karşı Suriye'nin kuzeyinde harekat opsiyonunu gündeme alabilir. Dolayısıyla bölgede sıcak gelişmeler yaşanması ve Erdoğan-Putin zirvesi ihtimali artmış görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iç ve dış gelişmeleri ele aldığı haftalık değerlendirme raporu yayımladı.

Toprak, raporunda şu konulara yer verdi:

"Lübnan ateşkesinden sonra ortaya çıkan gelişmeler, İsrail’in Suriye ve Irak’ta yeni cephe açması ve savaşın Türkiye sınırlarına taşınması ihtimalini öne çıkartıyor. Soçi, Astana, Moskova mutabakatları artık geçersiz. Türkiye kontrolündeki İdlib’de cihatçıların 4 yılda daha fazla silahlanıp saldırıya hazırlandıkları anlaşılıyor. Lübnan ateşkesine rağmen İsrail; HTŞ saldırılarını, İran ve Hizbullah'ın etkinliğinin azalmasını fırsat bilip Golan tepeleri ve Güney Suriye'de Esad’a karşı yeni cephe açabilir. Hizbullah'ın Irak üzerinden roket ve İHA saldırılarını bahane ederek savaşı Irak’a yayabilir. İktidar, SDG-YPG’ye karşı Suriye'nin kuzeyinde harekat opsiyonunu gündeme alabilir. Dolayısıyla bölgede sıcak gelişmeler yaşanması ve Erdoğan-Putin zirvesi ihtimali artmış görünüyor.

"İktidarın belediye kreşlerini kapatma girişimi, halka kötülüğün siyaset eliyle sıradanlaştırılmasıdır"

3. Çeyrek büyüme verileri Türkiye ekonomisinin iki çeyrek üst üste küçüldüğünü, ekonominin resesyona girdiğini ortaya koydu. Uygulanan ücretlere düşük zam politikasıyla milyonlarca ücretlinin milli gelirden aldığı pay azalırken, rant ve faiz kazancı olanların payı artmaya devam ediyor. İktidar uyguladığı ekonomi, para-faiz, dezenflasyon, düşük ücret artışı politikalarıyla gelir dağılımındaki adaletsizliği ücretli, çalışan, dar gelirliler aleyhine daha da derinleştirirken, kitlesel yoksullaştırma politikalarını bilinçli olarak sürdürüyor.

İktidarın 2007’deki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı gerekçesiyle belediye kreşlerini kapatma girişimi, halka kötülüğün siyaset eliyle sıradanlaştırılmasıdır. 22 yıldır iktidarda olan, AYM kararlarını tanımadığını haykıran ve seçilmiş vekili hâlâ demokratik hukuk devletinde AYM kararının uygulanması esastır. Ancak işine gelmeyen kararları uygulamayan iktidarın tavrı ikiyüzlülüktür. Böyle bir yargı kararı olsa bile sorumlu ve liyakatli bir iktidarın yapması gereken ortak akılla hukuki ve insani bir ço zü m ü retip yerel yo netimle iş birliği yaparak kimseyi mağdur etmeyecek yol ve yöntemleri bulmaktır. Kaldı ki AYM kararı zaten kreşleri kapsamıyor hapiste tutanların AYM kararına sarılması, iki yüzlü siyasi çıkarcılıktır.

"İktidarın ve valilerinin 25 Kasım’daki tavırları, anti demokratik otokrasinin en somut halidir"

Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde Avrupa ve dünyada ilk sıralara yerleşti. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde iktidar valileri haklarını arayan kadınlara şiddet ve yasak uyguladı. Kadınlara karşı adeta OHAL ilan edildi, caddeler, metrolar, yollar kapandı. Gösteri, yürüyüş, seyahat ve toplantı yasağı, vb. kararları yüz yıl öncesinin de gerisinde bir yönetim zihniyetinin yansımasıdır. Otokrat yönetimlerin en çok korktukları şeylerin başında halkın haklarına sahip çıkması, haklarını talep etmesi ve haklarını kullanmak istemesidir. İktidarın ve valilerinin 25 Kasım’daki tavırları, anti demokratik otokrasinin en somut halidir.

Türkiye’den yerli sermaye çıkışı 2019’dan bu yana hızlanırken, Türk şirketlerinin yurtdışı yatırımları 60 milyar dolara, istihdam 200 bin kişiye yaklaştı. Yurt dışında kurulan şirket sayısı 2 bin 146’ya yükseldi. İktidarın keyfi uygulamaları, hukuk devletinden kopuş ve yargının siyasallaşmasıyla yerli yatırım sermayesi yurt dışına kaçıyor.

"Kasım ve aralık enflasyonunun düşük hesaplanması, milyonlarca kişinin gelirine el koyma planıdır"

Asgari Ücret ve 2025 maaş zamları için kritik önemdeki kasım ve aralık enflasyonunun TÜİK’in hazirandaki rakam operasyonuna benzer şekilde düşük hesaplanması, milyonlarca kişinin gelirine el koyma planıdır. Halkın her gün çarşıda, pazarda, markette, manavda, otobüs-minibüste, elektrik doğalğaz faturasındaki gerçeklerle yaşayıp hesapladığı ve beklediği enflasyon, iktidar ve emrindeki TÜİK’in resmi enflasyonunun iki katını aşıyor. 2024 Yeniden Değerleme Oranının (YDO) yüzde 43,93 olarak belirlenmesiyle, 2025’ten itibaren vergi, ceza ve harçlarda, pasaport, ehliyet, kimlik vb. resmi belgelerin temininde, yurt dışı seyahatlerde alınacak ücretler de artacak. Trafik cezalarının iktidarın yeni gelir kapısı olacağı anlaşılıyor.

"Türkiye’yi kış şartlarında çok ciddi bir doğalgaz krizinin beklediğini söylemek yanlış olmaz"

Gıdada taklit ve tağşiş ürün listesinin hızla kabarması yanında ihraç ürünlerde tarım ilacı, zehir kalıntısı vb. nedenlerle iadelerin artması halkın sağlıklı gıdaya erişimde tehdit altında olduğunu gösteriyor. Toplum sağlığını tehdit eden, organ hasarlarına, kanser vb. kalıcı sağlık sorunlarına yol açan zehirli kalıntılarla ilgili bu ağır ihmal ve sorumsuzluk kabul edilemez.

Milli Savunma Bakanı, ABD ile S-400 krizinin kalmadığını, Türkiye’nin F-35 projesine dönüş ve 40 adet F-35 alımı için başvurduğunu açıklarken, ABD sorunun devam ettiğini duyurdu. Biden yönetiminin Rusya’ya yeni doğalgaz yaptırımı başlatması, Türkiye açısından kış ortasında doğalgaz sıkıntısını gündeme getirebilir. Biden yönetimine istisna için başvuran iktidar 20 Ocak’taki devir-teslime kadar sonuç alamazsa, aynı girişimleri Trump yonetimi nezdinde de sürdürmek zorunda. Aksi durumda Türkiye’yi kış şartlarında çok ciddi bir doğalgaz krizinin beklediğini söylemek yanlış olmaz.

"Türkiye’nin tam zıddı bir tutumla Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklemesi her iki tarafta da çelişkili bir tutum olarak algılanacaktır"

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, NATO ülkelerine mektup göndererek 3-4 Aralık’taki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısına davet edilmek istediğini bildirdi. Bu konuda güvence verilmesi durumunda sıcak savaşın sona ereceğini duyurması, NATO ülkeleri arasında görüş ayrılıklarına yol açtı.

Savaşta tarafsızlık politikasını sürdüren Türkiye’nin Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda ülke çıkarlarını, Karadeniz ve Boğazların güvenliğini, Türkiye'nin Rusya ile başta doğalğaz ve nükleer santral olmak üzere enerji iş birliği ve güvenliğini önde tutması gereklidir. Kaldı ki geçen ay BRICS üyeliğine başvuran Türkiye’nin şimdi tam zıddı bir tutumla Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklemesi her iki tarafta da çelişkili bir tutum olarak algılanacaktır."

Anka Haber Ajansı