Chp Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş: Bu İktidar 100 Yıllık Cumhuriyet Tarihinin Mirasyedisidir

Chp Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş: Bu İktidar 100 Yıllık Cumhuriyet Tarihinin Mirasyedisidir

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde bazı bölümlerin kapatılması ve mülklerinin satılmasına tepki gösteren CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Bu iktidar 100 yıllık cumhuriyet tarihinin mirasyedisidir. Cumhuriyetin dişinden tırnağından ürettiği eserlerini satıp savurup yiyen bir iktidardır. Hangi hakla 40 küsur yıllık birikime el koyma hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz" dedi.

(ESKİŞEHİR) - Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde bazı bölümlerin kapatılması ve mülklerinin satılmasına tepki gösteren CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "Bu iktidar 100 yıllık cumhuriyet tarihinin mirasyedisidir. Cumhuriyetin dişinden tırnağından ürettiği eserlerini satıp savurup yiyen bir iktidardır. Hangi hakla 40 küsur yıllık birikime el koyma hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz" dedi.

Anadolu Üniversitesi Yönetim Kurulu, 7 Ocak 2025 tarihinde aldığı kararla Açıköğretim Fakültesi’ne bağlı büroların kademeli olarak kapatılmasına ve burada görev yapan personelin merkeze çekilmesine karar verdi. CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, partisinin Eskişehir İl Başkanlığı’nda yaptığı basın açıklaması ile Açıköğretim Fakültesi’ne ilişkin alınan kararlara tepki gösterdi. Açıköğretim Fakültesi’nde çalışan akademisyenlerle istişare yapılmadan alınan kararın yanlış olduğunu belirten Özçağdaş, fakültenin bölümlerini kapatıp, mülklerini satmak yerine günümüz teknolojilerine uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Basın açıklamasına CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ve CHP PM Üyesi Armağan Erdoğan da katıldı.

"Kasıtlı bir sorunlar yumağı oluşturulduğunu gözlemekteyiz"

CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Üniversitenin aldığı son kararla Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim sistemimizin 22 lisans, 40 ön lisans ve 14 kategoride 121 sertifika programı sunmaktaydı. Burası açık ve uzaktan eğitim faaliyetlerini dört kıtada yaklaşık 40 ülkede engellilerden hapishanelerdeki hükümlere kadar örgün eğitime devam edemeyen herkese kaliteli ve etkili bir şekilde zamandan ve mekandan bağımsız olarak sürdürmekteydi. Ne yazık ki geçtiğimiz haftalarda Açıköğretim Fakültesinde çok farklı boyutlarda kasıtlı bir sorunlar yumağı oluşturulduğunu gözlemekteyiz.

"Büyük bir çalıştay mı yaptınız bu kararları almak için?"

Üniversitemizin rektör hocası Aralık ayında 2024'ün sonlarına doğru Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde göreve başladı. Öncelikle şunu söylemek isterim, Anayasa Mahkemesi'nin de iptal ettiği Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çerçevesinde atanmış bu rektörlerimiz, bu üniversitelerin hiçbir tarihsel ve kültürel sürecinin içinden gelmiyormuş. Örneğin rektör hocamız çok kıymetli bir hoca ama Sakarya Üniversitesi'nden geliyor. Yani Anadolu Üniversitesi'nde öğretim üyesi bulunamamış, bu üniversiteden rektörlük yapmaya ehil birisi yokmuş, Eskişehir'de böyle bir kişi olmamış ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne rektör oluyor. Hocam hoş geldin ve iki ay sonra bu üniversitenin 40 yıllık tarihi olan Açıköğretim Fakültesi ile ilgili hemen karar alarak uygulayabiliyor. İki ay sonra inanılmaz kararlar alabilme gücünü, yetkisini ve hakkını kendinize görebiliyorsunuz. Büyük bir çalıştay mı yaptınız bu kararları almak için? Bu öğretim eylemini toplayıp biz burayı nasıl revize edelim mi dediniz? Açıköğretim öğrencilerine, bu hizmetlerden yararlanan insanlara nerede eksik var, nesini düzeltelim diye sordunuz mu? Sormanız gerekir. Bilimsel bir ölçme, değerlendirme, bir ihtiyaç analizi, bir kaynak analizi yaptınız mı? Hayır. Maalesef Türkiye'de bugün iktidar gücünü elinde tutanlar, rektörler, belediye başkanları, diğer tüm kurumların başındakiler aynı bir tek adamın tüm ülkeyle ilgili karar vermesi gibi her kararı verme hakkına sahip olduklarını düşünüyorum.

"Kendilerine sorulmadan farklı birimlere aktarıldılar"

Burada açıköğretimin kuruluşundan bu yana olduğu gibi sürekli bir gelişim halinde olduğunu görüyoruz. Radyo, televizyon, kitap, internet, CD değil mi? Öğretim yönetim sistemleri. Şimdi yapay zeka artırılmış gerçeklik, teknoloji geliştikçe açık öğretim değişir, dönüşür, gelişir. Burayı revize etmiyorsunuz, birikimli kadroları dağıtmayı tercih ediyorsunuz. Mali kaynakları üniversitenin gelişimi ve öğrenciler için aktarmak yerine merkezi bütçeye ve siyasi projelere aktarmayı tercih ediyorsunuz. Açıköğretim mülklerinin satışını yapmayı planlıyorsunuz. Yakın zamanda tüm anabilim dalları kapatıldı açık öğretimde. Mühendislik, işletme, hukuk, iletişim, idari bilimler, güzel sanatlar, inşaat, sağlık ve benzeri farklı alanlardan gelen öğretim üyeleri kendilerine sorulmadan yıllarca hizmet vermişler Açıköğretim Fakültesi’ne. Başka üniversitelerde değil, bu üniversitede hizmet vermişler. Kendilerine sorulmadan üniversitenin içindeki farklı birimlere kadrolarıyla aktarıldılar. Bir gecede. Sadece açık ve uzaktan öğrenme ile uygulamalı iletişim alanından doçent olan 27 öğretim üyesi bu büyük sistemin içindeler.

"Geçiş sürecini öğretim üyeleriyle tasarlamanız gerekir"

Açıköğretim sistemi disiplinler arası bir sistemdir. Siz sadece işin teknik boyutuna haiz olan öğretim üyeleriyle bu sistemi yürütemezsiniz. Yürütmeyi planlıyorsanız da bir geçiş süreci tasarlamanız gerekir ve o öğretim üyeleriyle beraber bakmanız gerekir. Sonuç; 19 Şubat 2025'te YÖK tarafından yapılan değişiklikle mevcut öğrencilerin statüsünün korunması şartıyla İktisat ve İşletme Fakülteleri kapatılarak öğrenciler Açıköğretim Fakültesi'ne, öğretim üyelerinin kadroları da üniversitedeki fakülte ve yüksekokullara aktarıldı. Peki bu atamalar, bu yapılan işler başka ne sonuçlara neden oldu? Şimdi buna da bakalım. Akademik kadronun hiçbir açıklama yapmadan başka fakültelere dağıtılmış olması, başka bölümlere gitmiş olması 200'e yakın akademisyenden bahsediyoruz bu arada. İnanılmaz bir şey bu. Sadece bu açıköğretim sistemini etkilemedi. Aynı zamanda gittikleri bölümlerde de, çünkü sonuç itibariyle bir grup öğretim yöntemini başka bölümlere, başka fakültelere transfer ediyorsunuz. Üniversitenin içerisindeki akademik kadro planlamasını da akamete uğratmış bir işarete dönüştü.

"Fakültenin mal varlıkları elinden alınıyor, siyasi çıkarlarla harcanmak isteniyor"

Fakültenin mal varlıkları elinden alınıyor, siyasi çıkarlarla harcanmak isteniyor. Bu durum üniversitenin maliye özelliğini hiçe sayan bir uygulama. 2010'lardan bu yana açık öğretim sisteminde elde edilen gelirlere el koyan bir merkezi hükümet var. Açıkça el koyuluyor bu paraya. 2014 yılında bu parayı alıyor Türk Dünyası Vakfı'na aktarıyor 300 milyon lira. En çarpıcı örneklerden biri. Yapılan iş doğrudur, yanlıştır, ayrı. O para ne için toplanmış; Açıköğretim sistemi için toplanmış. Açıköğretim öğrencileri kıt kanaat paralarından bir para vermişler. Bu yıl için 5 bin lira. İyi bir para, ciddi bir para. O paralar toplanmış ve sen o paraları bambaşka bir alana aktarırsın.

"Anadolu Üniversitesi'nin kaynakları YÖK’e transfer ediliyor"

2014 yılında 1,5 milyar lira nakit rezervi ve yıllık 500 milyon lira gelir olan Açıköğretim Fakültesi bugün mali krizle boğuşuyor. Bu fakültenin hizmetlerinden oluşan gelir fazlası 2010 yılından itibaren merkezi yönetimce alınması yönünde kanuna ekleniyor ve her yıl yaklaşık 250 milyon lira YÖK başkanlığına aktırılıyor. Peki vekillerin telefonuna çıkmayan YÖK başkanı, rektörlere randevu vermeyen YÖK başkanı bunu nasıl harcadığını anlatıyor mu; hayır. Şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi hiçbir demokratik değer. Bugün ülkeyi yönetenler tarafından uygulanmıyor. Ek 44. maddeyle de yıl içinde oluşacak gelir fazlalarının yüzde 80'i her 3 ayda bir YÖK’e aktarılıyor. Yani aman yılsonuna kalır, biraz daha gelirler azalır falan diye 3 ayda bir sömürge valisi gibi Anadolu Üniversitesi'nin kaynakları YÖK’e transfer ediliyor ve nasıl harcandığı konusunda hiçbir ilgi verilmiyor.

"Üniversitenin farklı şehirlerde sahip olduğu mülkler satılmak isteniyor"

Döner sermaye gelirlerinin azalması nedeniyle de üniversite maaş ödeyememe sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Üçüncü boyutu ne? Üniversitenin farklı şehirlerde sahip olduğu mülkler satılmak isteniyor. Şimdi bu iktidar 100 yıllık cumhuriyet tarihinin mirasyedisidir. Ama iki sorun var. Bir, Cumhuriyet'in mallarını, mülklerini, kurumlarını hiçbir ekonomik gerekçe olmadan, utanmadan, sıkılmadan satarlar. Şeker fabrikalarını satarlar, diğer üretim tesislerini satarlar. Bir yandan da Cumhuriyet'in kurucularına saldırmaktan, hakaret etmekten geri durmalar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kaynak kullanan iktidarıdır. Cumhuriyetin dişinden tırnağından ürettiği eserlerini satıp savurup yiyen bir iktidardır. Bir miras yedidir bu iktidar. Ve şimdi de üniversitenin elindeki 90'dan fazla binasının satışa çıkarılacağına dair bir duyum var ortada. Üniversitenin nakit açıklarının kapatılmasına hiçbir katkısı olmayacak. Kim üretmiş bu değeri? Eskişehir halkı üretmiş. Kim üretmiş bu değeri? Anadolu Üniversitesi üretmiş. Hangi hakla bu 40 küsur yıllık birikime el koyma hakkını kendinizde görüyorsunuz. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?"

Anka Haber Ajansı