Adalet Bakanı Tunç: Chp’nin İzlediği Yol, Yol Değil
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ''Sayın Özel’in bu şekilde bir ifade kullanması ve soruşturma başladığından bu yana CHP’nin izlediği yol, yol değil. Devam eden bir adli soruşturma var. Özellikle bizimle ilgili, gerek İçişleri Bakanımız gerek Adalet Bakanı olarak benimle ilgili ‘Devleti bir suç örgütü gibi yönetiyorlar’ ifadesini bir kere reddediyoruz. Devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, hukukun dışına çıkamaz devlet. Dolayısıyla devletin yargı makamı da suç örgütü gibi hareket etmez, edemez
(TOKAT) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "'Sayın Özel’in bu şekilde bir ifade kullanması ve soruşturma başladığından bu yana CHP’nin izlediği yol, yol değil. Devam eden bir adli soruşturma var. Özellikle bizimle ilgili, gerek İçişleri Bakanımız gerek Adalet Bakanı olarak benimle ilgili ‘Devleti bir suç örgütü gibi yönetiyorlar’ ifadesini bir kere reddediyoruz. Devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, hukukun dışına çıkamaz devlet. Dolayısıyla devletin yargı makamı da suç örgütü gibi hareket etmez, edemez. Devletin yargı makamı, adliyeler suç örgütleriyle mücadele eder, milletin huzuru için çalışır'" dedi.
Adalet Bakanı Tunç, Tokat Valiliği’nde basın toplantısı düzenledi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, yürütülen soruşturma ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tunç, şöyle konuştu:
"İki soruşturma var İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan. Birisi, Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nca yürütülen, diğeri de Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmalar. Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma yedi kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da aralarında bulunduğu yedi kişi, teröre iştirak halinde yardım suçundan bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmada halen yakalanamayan üç firari kişi var, onların yakalama süreci devam ediyor Emniyet Teşkilatımız tarafından. Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yaptığı soruşturmada da 100 kişi hakkında rüşvet, irtikat, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarından gözaltı kararları verilmişti. Toplamda 106 kişiyle ilgili işlem başlatılmıştı. Şu ana kadar 90 kişi Emniyet’te, işlemleri devam ediyor. 16 kişinin de yakalaması devam ediyor. 16 kişi şu anda firar durumunda, gözaltı kararı verilmiş. Bunların yakalamaları gerçekleştikten sonra da Emniyet’te kolluk işlemleri devam ettikten sonra Adliye’ye intikal edecek. Şu anda adliyede işlemleri devam eden 90 kişi var Emniyet’te. Emniyet’teki işlemlerden sonra adliyeye getirecekler, adliyede Sulh Ceza Hakimlerimiz tarafından sorguları yapılacak ve soruşturma devam ediyor.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir"
Örgütlü suçlar ve terör suçu olduğu için dört günlük bir azami gözaltı süresi var, buna dikkat edilerek bu işlemler takip ediliyor. Sayın Özel’in bu şekilde bir ifade kullanması ve soruşturma başladığından bu yana CHP’nin izlediği yol, yol değil. Devam eden bir adli soruşturma var. Özellikle bizimle ilgili, gerek İçişleri Bakanımız gerek Adalet Bakanı olarak benimle ilgili ‘Devleti bir suç örgütü gibi yönetiyorlar’ ifadesini bir kere reddediyoruz. Devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, hukukun dışına çıkamaz devlet. Dolayısıyla devletin yargı makamı da suç örgütü gibi hareket etmez, edemez. Devletin yargı makamı, adliyeler suç örgütleriyle mücadele eder, milletin huzuru için çalışır. Yolsuzluk yapanlarla da mücadele yapar. Dolayısıyla bu ifadeleri kesinlikle reddediyoruz. Tuttukları bu yol, sokak çağrısı kesinlikle doğru bir yol değil, bu onlara da zarar verici bir yol. Şu anda adli soruşturma devam ediyor. Bu adli soruşturmanın içerisindeki iddialar nelerdir, deliller nelerdir, savunmalar nelerdir, gözaltındaki kişiler neler konuşuyor, siz biliyor musunuz bunların neler konuştuğunu? İhbar edenlerin kimler olduğunu biliyor musunuz? Toplanan delillerle ilgili bir bilginiz var mı? Yok. Ama topyekün burada adli soruşturmayı özellikle etkilemeye yönelik ifadeler kullanmak hukuk devletiyle bağdaşmaz. Dolayısıyla, dosyanın içeriğine vakıf olmadan söyleyeceğiniz sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
"Utandığınızda istifa etmek zorunda kalacak mısınız?"
O dosya açılacak, o dosya soruşturmanın sonunda iddianame düzenlenirse eğer, bunlar bir iddia. İddianame düzenlendiğinde tüm delilleriyle beraber kamuoyu tarafından öğrenilecek. Bu durumda şimdiden siz bir şeyler söyleyerek, peşin yargıya vararak ne yapmak istiyorsunuz? Peşin yargıya vardığınız zaman utandığınızda istifa etmek zorunda kalacak mısınız? Dolayısıyla, herkesin sağduyulu davranması lazım. Burada masumiyet karinesi var, lekelenmeme hakkı var, bunlar en temel insan hakkıdır. Soruşturmanın gizliliği ilkesi var. Bunlar hem Ceza Muhakemesi Kanunu’nda hem de Anayasamızın ve evrensel hukukun emrettiği kurallar. Tüm bu kuralları reddedip özellikle hem soruşturmanın gizliliğini ihlal eden burada aslında detaylar soruşturmanın gizliliğiyle iddialarla ilgili bir şey de söylemiyorsunuz ama topyekün reddediyorsunuz.
"Polislerin yaralanmasına sebep olmanız durumunda ne diyecekti İçişleri Bakanımız?”
Gizli soruşturmada lehte ya da aleyhte dosyayla ilgisi olmayan televizyon yayınları görüyoruz. Herkes kendi tahminine göre ‘Acaba geçmişte şunlar da araştırılmıştı, bunlar da mı bu dosyanın içinde’ şeklinde birtakım yorumlar da yapılıyor. Bunlar adli soruşturmanın gizliliğini ihlal eden hususlar. O nedenle masumiyet karinesine de dikkat edeceğiz, hukuk devletindeyiz. Lekelenmeme hakkına da dikkat edeceğiz. Burada Cumhuriyet Başsavcılarımız ve Savcılarımız kamu adına görev yapan kişiler. Dolayısıyla kendi elde ettikleri bulgular ve deliller ışığında bir soruşturma başlatmışlardır. Bu deliller sorgu aşamasında isnat edilen kişilere sorulacaktır. Onlar da savunmalarını yapacaktır. Savunma hakkıyla beraber sonrasında eğer bir iddianameye dönüşürse bu kamuoyu tarafından tüm açıklığıyla görülecektir. Sayın Özel’in sokak çağrısı yapması özellikle adli soruşturmayı etkilemeye yönelik ve hukuk devletiyle bağdaşmayan bir tavırdır. Bir ana muhalefet Genel Başkanı’nın daha sorumlu davranması lazım. Sizin sokak çağrısı yapmanız ve o sokağa getirdiğiniz kişileri kışkırtarak polisle karşı karşıya getirmeniz, polislerin yaralanmasına sebep olmanız durumunda ne diyecekti İçişleri Bakanımız? Polislerine bir ‘Geçmiş olsun’ dediğinde suç örgütlüğüne yardım mı etmiş olacaktı? Böyle bir mantık olabilir mi? Bakanlarımız, devlet kurumlarımız hukuk devleti ilkesine uygun bir şekilde tavır sergiliyorlar.
"Haddini bilsin"
Burada Adalet Bakanı olarak ben ‘Bu dosyada şunlar şu nedenle suçludur’ diyor muyum? ‘Şu nedenle soruşturma açılmıştır’ diyorum. ‘Bu soruşturmanın neticesini sabırla, sükunetle bekleyelim, sonuçta dosya açıldığında hepimiz göreceğiz. Dosya açıldığında bütün kamuoyunun gördüğü hususları siz de gördüğünüzde o zaman pişman olmayacak mısınız? O nedenle peşin hükümlü olmamak gerekir, soruşturmanın sonucunu beklemek gerekir ve burada özellikle sokakları karıştırmanın, milletin huzurunu bozmanın ve milletin güvenliğini tehdit etmenin çok yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum. Özellikle "Devleti suç örgütü gibi yönetiyorlar" cümlesini hadsizlik olarak nitelendiriyorum. Haddini bilsin, devleti burada milletten aldığı yetkiyle yönetenler var, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Bakanlarımız, Meclisimiz, yasaması, yürütmesi, yargısı bir düzen içerisinde görevlerini yürütüyor. Siz burada bu ifadeleri kullanırsanız hadsizlik yapmış olursunuz. Herkesi sorumlu davranmaya davet ediyorum. Bir Genel Başkan gibi davranmaya davet ediyorum. Ama maalesef bunlarda bu sorumluluk yok.
Şimdiden siz soruşturmayı etkilemeye yönelik, yargı görevlilerini tehdit ederek, savcıları, hakimleri tehdit ederek bir yere varamazsınız. Bunu yaparsanız, millet size bunun hesabını sorar. Çünkü burada devam eden bir soruşturma, hep beraber, milletçe bekleyeceğiz ve yargının kararını vereceğiz. Savcıların vereceği karardan sonra iş hakimlerin önüne gelecek. Sulh Ceza Hakimleri dinleyecek şüphelileri her iki soruşturma bakımından. Sulh Ceza Hakimleri bir karara varacak. O karar sonrasında, yine hukuk içerisinde denetime tabi olan bir karar. Dolayısıyla yargının kendi içerisinde denetime tabi olan, hukuk güvenliğinin olduğu bir mekanizma içerisinde eğer siz üniversiteleri, öğrencilerimizi, gençlerimizi kışkırtarak, bir kaos ortamı yaparak, eğer işi gölgelemeye çalışmak istiyorsanız hiç boşuna uğraşmayın, gölgeleyemezsiniz.
"Sayın Cumhurbaşkanımız Devletin Başkanı'dır, Cumhurbaşkanımızdır, yargı ayrıdır"
Sayın Cumhurbaşkanımızla bu soruşturmayı ilişkilendirmesi hadsizliktir, had bilmemektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Devletin Başkanı'dır, Cumhurbaşkanımızdır, yargı ayrıdır. Dolayısıyla yargı bağımsızdır. Yargı Anayasamızın 138’inci maddesinden aldığı yetkiyi kullanır. Hiç kimseden, hiçbir merciden talimat almaz. Olayları millet adına soruşturur. Suç varsa yargının ona el atmaması gibi bir durum söz konusu olamaz hukuk devletinde. Soruşturmanın akıbetini hep beraber sabırla bekleyeceğiz."
Anka Haber Ajansı